Hediye ve Hediyeleşme Kavramlarından Hareketle Veliler Etrafında Anlatılan Efsaneler Üzerine Bazı Tespitler

131 Hediye ve Hediyeleşme Kavramlarından Hareketle Veliler Etrafında Anlatılan Efsaneler Üzerine Bazı Tespitler Gelenek, Görenek ve İnançlar Kün-Toğdı ’nın davetlerine her defasında olumsuz cevap veren Odgurmış , nefs ve hevesine ka- pılmamak için insanlardan uzaklaşarak halvete çekildiğini, böylece insanlara kapısını kapatarak Tanrı’ya ibadetle meşgul olduğunu, insanlardan uzakta olması dolayısıyla da kendini günahlar- dan koruduğunu söyleyerek yaşadığı hayattan memnuniyetini dile getirmektir (Yusuf Has Hâcib 1959: 231-440). Eserde aklı sembolize eden Öğdilmiş toplumsal ve siyasal hayatın gerekliliğine inandı- ğından dünya hayatının ve varlığın değerinin toplumsallık içinde süreceğini savunurken akıbeti sembolize eden Odgurmış, topluma ve devlete faydalı olmayı bir vazife görmediği gibi dünyevi isteklerden bağımsızlaşıp ebedî mutluluğa ulaşmayı kendine gaye edinmiştir. İktidarı ve toplum- sal hayatı üstün gören Öğdilmiş ile dünyadan yüz çevirip zahidane yaşam biçiminin üstünlüğüne inanan Odgurmış üzerinden ortaya konan iktidar birey/toplum anlaşmazlığı yukarıda bahsedilen anlayışla örtüşmektedir (Yıldız 2017: 118-124). Yesevi hikmetleri ve Kutadgu Bilig’de insanlardan uzaklaşarak dağda yaşamayı tercih eden derviş tipine, menakıpnamelerde de rastlamak mümkündür. Hoca Ahmet Yesevi’nin Ana- dolu’daki halifelerinden Dediği Sultan, menakıbında anlatıldığına göre dağda yaşayan bir velidir. Bir gün Dediği Sultan’a mektup gönderen Münla Celalettin (Mevlana Celalettin Rumi) onu şehre cemaatle birlikte namaz kılmaya davet eder. Bu davet üzerine Dediği Sultan da Kur’an’ın dağda nazil olmaya başladığını, Musa peygamberin münacatının dağ başında olduğunu, İsa peygam- berin dağda çile çıkardığını, Cennet’ten çıkarılan Âdem peygamberin dağ başında Allah’a yalvar- dığını söyleyerek dağdan inmeyeceğini bildirir (Taşğın 2013: 233). Öte yandan velilerin birbiri üzerinde üstünlük kurma çabasının hâkim olduğu konumuzla ilgili efsaneler, Şamanların birbirleriyle mücadelelerine sahne olan anlatıları da akıllara getirmek- tedir. Türk Şaman anlatılarına bu gözle bakıldığında; birbirine kızgın olan veya birbirlerini yok etmek ya da birbirlerinin güçlerini sınamak isteyen Şamanların geyik, şahin, kurt, ayı, balık gibi çeşitli hayvanların donlarına girerek çok çetin kavgalara giriştikleri görülmektedir. Bu kavgalarda güçlü olan Şamanlar, zayıfları yenerken mücadeleyi kaybedenler giriştikleri güç gösterisinin be- delini çoğunlukla hayatlarını kaybederek ödemektedirler (Bayat 2005: 213-243). Sonuç Hediye ve hediyeleşme kavramlarından hareketle veliler etrafında anlatılan efsaneleri de- ğerlendirmeye çalıştığımız bu çalışmanın sonucunda şu tespitler yapılabilir : 1. Genellikle insanlar arasında sevgi ve dostluk bağlarının kurulması veya pekiştirilmesi gibi amaçlar için kullanılan hediyeler, veliler tarafından bir çeşit üstünlük gösterme imkânı ya da vasıtası olarak görüldüğünden olağanüstü şekillerde (mendilde su veya süt, zembilde su vb.) taşınmakta bu durum da gösterilen keramet sayesinde mümkün olmaktadır. 2. Dağdaki kardeşinden veya arkadaşından hediye alan velilerden bazılarının, bu ince davranış karşısında ocaktan/mangaldan aldıkları közü bir pamuğa/mendile sararak misafirlerine verdiği, bunu yaparken de hem karşısındakine bir ders verme hem de alttan alta üstünlüğünü kanıtlama çabası içinde olduğu sezilmektedir.

RkJQdWJsaXNoZXIy NTU4MTgx