ESER ADI
63 Psikolojik Folklor Bağlamında Kemal Tahir’in Köyün Kamburu Romanında “Öfke” Genel Konular yapışmayı ve bir çocuk yalnız veya yabancılarla bırakıldığında kuvvetli biçimde protesto etmeyi” içerdiğini söylemektedir (Bowlby, 2012: 167). Romanda Parpar Ahmet ile oğlu Çalık Kerim’in iler- leyen yaşlarında bu türden davranışları kendilerine tüm çırpınmalarına rağmen sevgi dolu bakı- mın verilmemesinden ötürü göstermediklerini görüyoruz. Bowlby’nin Sevgi Bağlarının Kurulması ve Bozulması adlı çalışmasında bağ kurmak, bağı korumak ve birini kaybetmenin anlamını açık- larken ifade ettiği (2012: 90) gibi Parpar Ahmet’in de, oğlu Çalık Kerim’in de romanda anlatılan en yoğun duyguları sevgi bağlarının kurul(ama)ması, korun(ama)ması ve bozulması sırasında ortaya çıkmaktadır. Kurulamayan sevgi bağları romanda babada da, oğulda da üzüntüye, üzün- tüleri ise öfkeye neden olmaktadır. Bu yoğun öfke, Çalık Kerim’in ne köyde ne de medresede hiç kimseye bağlanamamasıyla sonuçlanmaktadır. Oysa “bağlanma davranışı” insanı insan yapan niteliktir (Bowlby, 2012: 167). Bowlby çocukların olağan şartlar altında, “güvenli ve kendine güve- nen, güvenilir, işbirliğine giren ve diğerlerine karşı yardımsever kişiler olarak” yetiştirildiğini söyle- mektedir (2012: 176); bu tarzda yetiştirilen kişilerin karakter sağlamlığını ifade etmek için psika- nalizde “güçlü ego”, Erik Erikson’ın kuramında “temel güven”, William Ronald Dodds Fairbairn ’in yaklaşımında “olgun bağımlılık”, Melanie Klein’ın kuramında “iyi bir nesneyi içe almak” terimleri kullanılmaktadır. Hangi kuramla bakılırsa bakılsın romanda çocukluğu detaylı bir biçimde anlatı- lan Kerim’in bu şekilde yetiştirilmediği ve ağır bir kişilik bozukluğu olduğu açıkça görülmektedir. Sonuç Yerine Romanda Parpar Ahmet’in anlaşılamayan ve ifade etmesine izin verilmeyen öfkesi Ah- met’in ruhsal yıkımına ve nihayetinde fiziksel varlığının ortadan kaldırılmasına yol açarken oğlu Çalık Kerim’in anlaşılamayan ve ifade etmesine izin verilmeyen öfkesi çorak bir kişiliğe (belki de bir psikopata) dönüşmesine sebep olmaktadır. Kemal Tahir’in Köyün Kamburu romanının, “Öfke baldan tatlıdır” derken aynı anda “Keskin sirke küpüne zarar verir” de diyen geleneği hem anlayabilmemizi hem de sorgulamamızı sağlayabilecek çok önemli bir kaynak metin olduğunu düşünüyorum. Psikoloji alanındaki araştırmalarda öfkeyi doğuran kayıpların, tehditlerin, korkuların, en- gellemelerin ve reddedilmelerin hem ortaya çıkışı hem de bunların yaşanma biçimleri ile ifa- de ediliş biçimlerinin kültürel açıdan yerel (lokal) olduğu düşünülürse duygu folklorunun bu tikel durumunu ancak psikolojik folklorun/antropolojinin ortaya çıkarabileceği görünmektedir. Üstelik psikolojik açıdan evrensel olan duyguların kültürde yerel olan dışavurum biçimleri etnografik bir araştırmayla olduğu kadar bu çalışmada göstermeye çalıştığım gibi metin çözümlemesi yoluyla da yapılabilecek bir çalışmadır. Nancy Julia Chodorow Duyguların Gücü adlı kitabının “Saha Araştırmalarında Ruh” başlıklı bölümünde etnografik çalışmalarda kolektif düzeyde kalındığında kültürel pratiklerin ve inançların psikodinamik anlamlarını bütünüyle anlayamayacağımızı ve folklordaki çözümlemele- rin “ruhun karmaşıklığını ve çeşitliliğini gözler önüne sermedikçe” eksik olacağını söylemektedir (Chodorow, 2007: 184-185). 1978’de yazdığı Force and Persuasion adlı kitabında Brezilyalı bir yerli cemaatin liderlik örüntülerini bu liderlerin ve takipçilerinin hem yaşamöykülerini, fantezilerini, rüyalarını, çatışmalarını ve savunma yapılanmalarını hem de toplumsal örgütlenmesini başarılı bir biçimde araştırmış olan antropolog Waud H. Kracke’nin de dediği gibi bireysel farklılığa odak- lanmak kültürün kavranışını azaltmaz (akt. Chodorow, 2007: 203). Öyleyse folklor çalışmalarında
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy NTU4MTgx