Selâm ile Düğün Çağırma Geleneğinden Davetiye Kültürüne Kültürel Ekonomik Bir İnceleme

243 Selâm ile Düğün Çağırma Geleneğinden Davetiye Kültürüne Kültürel Ekonomik Bir İnceleme Gelenek, Görenek ve İnançlar cıyla ortaya çıkan doğal süreçlerdir. Sözlü olanla hareketin (uygulama-eylem-ritüeller) birlikteliği sözlü olanın kaydedilmesini, anımsanmasını, yorumlanmasını, canlandırılmasını ve aktarılmasını kolaylaştıran bir formüldür. Bu bağlamda ritüel her zaman bir anlamın canlandırılması olarak gö- rülmelidir (Assmann, 2001: 91-92). Yazı öncesi toplumlarda elbette hatırlamayı ve aktarmayı kolaylaştırıcı yöntemler bulun- muştur (Goody, 2013: 218). Birinci sözlü kültür çevrelerinde icralar, ikinci sözlü kültürün (Ong, 2010) ihtiyaç duymadığı “ezberleme”, “bellekte saklama”, “dönüştürme”, “kalıplaştırma” ve “hatır- lama” gibi süreçlerden faydalanarak gerçekleştirilmiştir (Görkem, 2007: 419). Sözlü kültür icracı- ları mitleri, masalları ve destanları bu yöntemlerden faydalanarak anlatmışlardır. Ama bir teknoloji olan yazı, (ikinci sözlü kültürlerde) bilgiyi görselleştirerek öğrenmeyi, hatırlamayı ve aktarmayı kolaylaştırmıştır (Goody, 2013: 224). Sözlü kültürle mukayese edildiğinde yazı, sözlü aktarım sistemini değiştirmekte, zihnin yapısını etkilemekte, irtical yeteneğine ve kalıplaştırmaya bağlı ezber ilişkisine ket vurmaktadır. Bu bağlamda dil bilimci Saussure yazının sözlü geleneklerin kaydedilmesi özelliğiyle faydalı, zih- nin doğasını etkilemesi ile zararlı olduğu görüşündedir. Ayrıca Saussure yazıyı konuşmayı des- tekleyici bir araç olarak görür (Ong, 2010: 18). Söz ve yazı ilişkisinde üçüncü bir olgu ise görüntüdür. Alfabe olgusunun da çeşitli sembol- lerden oluşan bir görüntü sistemi olduğu unutulmamalıdır. Ancak burada asıl vurgulanan görün- tüler, resim, fotoğraf, vd. araçları kapsamaktadır. Bu bağlamda görüntüler iletişimde söz ve yazı kadar önemli unsurlardır. Görüntü zihnin ifade yeteneğini ve bakış açısını daha fazla sınırlandır- masına rağmen, söz ve yazının gücünü pekiştirmektedir. “ Bir görüntü, bin kelimeye değer ” (Ong, 2010: 19) deyişi bu bağlamda hatırlanmalıdır. Sözlü geleneklerden okuryazarlığa geçiş ve geleneklerin metinleştirilmesi önemli bir de- ğişimdir. Yüzyıllar boyunca alfabeye bağlı okuryazarlığı sürdüren insanlar ister istemez metinle bağlantı kurmuşlardır. Yaşantılarını bu yöntemle kaydetmişlerdir. Ancak günümüzde teknolojik araçlar metnin sahip olduğu bu ayrıcalığa son vermiş ve ‘ekran’ (televizyon, bilgisayar, cep tele- fonu vb.) metnin en büyük rakibi olmuştur. Bu durumda bilgisayar, insanların içselleştirdiği met- ni büyük oranda dijitalleştirerek ekran modelini geliştirmiştir (Sanders, 2013: 134). Metin yerine çeşitli ışınların yansımasıyla ortaya çıkan bu ekran görüntüsü her geçen gün hâkimiyet alanını genişletmektedir. Düğüne Davette Sözlü, Yazılı ve Elektronik Teknikler Düğünün zamanı, yeri ve kimlerin evlendiği, aile bilgileri, genellikle düğünden bir veya iki hafta önce davet usulüyle duyurulur. Buradaki zamanlama genellikle düğünün unutulmaması açısından düğüne yakın bir tarihin belirlenmesi şeklinde gerçekleşir. Düğüne davet uygulamaları okuyucu, elçi (Örnek, 2000: 175-197) ve çağırıcı olarak adlandırılan kişiler tarafından icra edilir. Düğüne akrabalar, komşular, arkadaşlarla köy-mahalleden kişiler davet edilir. Geleneksel düğün- lere çok mühim bir durum söz konusu olmadıkça gelebilecek durumda olan herkes çağırılır. Bu kapsamda düğün daveti, küslerin barışması için önemli bir fırsattır. Evlenecek olan genç çiftlerin mutlu günlerinde yalnız bırakılmaması ve onlara takı olarak adlandırılan çeşitli hediyeler verilmesi

RkJQdWJsaXNoZXIy NTU4MTgx