Halk Kültüründe “Satmak-Satıp Almak” İnancının Mitolojik Boyutu

17 Halk Kültüründe “Satmak-Satıp Almak” İnancının Mitolojik Boyutu Gelenek, Görenek ve İnançlar Bu dönem, annenin olduğu gibi bebeğin de kara iyelerin şerrine en müsait olduğuna inanı- lan dönemdir. Bu güçler Rize havalisinde “Kötü ruhlar” veya” “ Subyan cini ” olarak da bilinirler. “Kırk güne kadar loğusayı mezar kapısı bekler” veya “Loğusanın mezarı kırkı çıkıncaya kadar kapanmaz” gibi inançlar vardır. Bu süre zarfında bebeği ve annesini, kırkı çıkmamış anne ve bebekler, keza kırkı çıkmamış hayvanlar, bitkiler hatta cansız bilinenler de basabilir. Bu türden kara iyeler arasında etkinliğine en fazla inanılan Al Karısı/Al Kızı/Al Avradı olarak bilinen iyedir. İnançlardaki tezahür şekline bakılınca, yapılanma düalist bir özellik arz eder. Al Karısı/Al Kızı/Al Avradı yaşamayan bebeklerin ve annelerinin ciğerlerini yiyerek ölümlerine yol açabilirken, bu varlık, esir alınabildiği hallerde Al Ocağı olarak, Al karısına karşı koruyucu da olabilmektedir. Bebek satmanın, halk inançları korunma ve kurtulma yöntemleri geneli içerisindeki yeri bilinmektedir. Uygulama şekline dair, Anadolu’nun yanı sıra, Türkmenistan, Özbekistan, Kuzey Afganistan, Azerbaycan ve Anadolu’da bu maksatla yapılan dini pratiklere örneklemeler yapmak mümkündür. 2. Ad Vererek Koruma ve Satmak-Satıp Alma Uygulaması: Bebeği yaşamayan annelerin ulu bilinen zatların türbelerinde bebeğin yatıra satılması ve bu uygulamanın bebeğin ismine yansıması ile “Satmak-Satıp almak” uygulamasının inanç arka plânı karşılaştırmalar yapılarak incelendiğinde; her iki uygulama şeklinde de kara iyelere karşı mukavemeti, bağışıklığı olma özelliği dikkati çekmektedir. Böyle hallerde dünyaya gelen bebeğe cinsiyetine göre Satı veya Satılmış ismi konulmak- tadır. Satılarak ulu zatın korumasına altına giren bebek bunun bir nişanesi olarak traş edilen ilk saçının arkasında örülen Haydar diye bilinen bir saç kısmı bırakır. Farklı uygulama şekilleri ol- makla beraber bunlardan Sarıkamış’ta yaşayan Kuzey Kafkasya Türk kültürlü halklarda ve Kuzey Afganistan Türk bölgesinde yaşayan Özbeklerde adanan çocuk 7 veya 9 yıl adanılan yatıra gider ve bir kurban keser. Bu bir nevi şükran ifadesidir. Bu adanma şartlarını ihmal edenlerin çocukla- rında bazı arazların görüldüğüne inanılır. Ulu zatların isimlerini açıktan ve örtülü olarak onların korumalarına talip olmanın farklı yöntemleri de vardır. Kültür coğrafyamızın bazı yörelerinde bu Ak ve kara iyeler arasındaki bu “ölüme gerçekleştirme” ve “ölümü önleme, erteleme” tarafları arasında güç farklılığını belirleyen nedir, ne zaman ve hallerde Ak veya kara iyelerin üstünlükleri kabul görmektedir. Ölüme karar verip uygulamaya geçiren veya önleyen erteleyen gücün, güçlülüğünü belirleyen tayin eden bir güç kaynağı karar mercii olmalı Her iki taraftan ak ve kara iyelerin aralarındaki savaşın hâkimi ve hakemi olmalı. Ülgen sistemin sadece yer üstü güçlerinin doruğunda değil Erlik’i n de hâkimi olduğu yer altı güçlerinin de doruğunda idi. Veya Ülgen gökyüzü güçlerinin Erlik yeraltı dünyasının hâkimi iken her ikisinin üzerinde Gök Tengri/Ulu Tanrı vardı. Ülgen, Yeraltı ve yerüstü âlemlerinin arasında yeryüzünde insanat, hayvanat, nebatat ve cemadata da sıfatları ile yön verip yöneten konumundaydı. Şeklindeki teşhisi gelinen nokta itibariyle de irdelemek gere- kecektir. Şaban Kuzgun, Eski Türk İnancındaki Allah’ın “Tengri teg Tenri” tanımından hareketle, Allah’ın Vacibu’l Vücud” oluşu hususunun, eskiden beri Türkler tarafından bilindiğini, Türklerde var olan inancın zamanla dinleyenlerin kavrayışı sonucu bozulmuş olabileceği üzerinde durmuştur. (Şaban Kuzgun, Türklerde Yahu- dilik ve Doğu Avrupa Yahudilerinin Menşeyleri Meselesi Hazar ve Karay Türkleri, Ankara, 1985. S.90)

RkJQdWJsaXNoZXIy NTU4MTgx