ESER ADI
138 Doç. Dr. Selçuk GÖLDERE T.C Kültür ve Turizm Bakanlığı Anadolu Köylü Tiyatrosu Anadolu tiyatrosunda ritüellerin uzantısı olarak törensel nitelikler öne çıkar ve bu ritüeller daha çok Anadolu’ya has bir takvim gelenegi içinde anlam kazanırlar. Eski oyunların degiştirilmiş biçimi ile güncel konuları işleyen yeni oyunlar da vardır. Millet olarak Orta Asya’dan getirdigimiz ırki unsurlarla, İslam medeniyeti çerçevesi içinde benimsedigimiz sanatsal degerlerin, Anadolu cografyasındaki buluşmaları sonucunda ortaya çıkan bu oyunlarda Anadolu köylüsünün yaşam tarzının etkileri açıkça görülür. Metin And, Anadolu köylülerinin kültürü olan köy seyirlik oyunlarının, dramatik sanatın yer, soy, imparatorluk, Islâm ve batılılasma gibi bes önemli etkinin bir araya gelmesiyle olustuğunu söyler (And,1983:7-8). Bugün arastırmacıların kökenini büyüye dayandırdığı bu oyunların ritüel islevlerinin komedi unsurlara yenilerek yalnızca eglence amaçlı oyunlara dönüsmesi, eski oyun- ların yalnız çatılarının korunarak yenilerinin yaratılması ve güncel çesitlemelerinin günümüzde sürdürülmesi kaçınılmaz bir sondur. İlk dönemlerde insan, Fisher’e göre, ilkel topluluklarda ava çıkmadan önce çılgın toplu danslar yapar. Toplulugun güven duygusunu arttıran, avına karsı üstünlük duygusu veren bu törenler tehlikeli, anlasılmaz, ürkütücü tabiat karsısında güçsüz bir yaratık olan insana büyü etkisi yapar. (Fisher,1985:37). Nutku ise ilkel oyunlardaki oyuncuların ellerini çırparak ya da ayakları- nı yere vurarak tartım bulduklarını, ardından ezgilerin işin içine girdiğini söyler. Ilkel insanın av oyunlarında karşılaştığımız taklit, eylem ve topluca katılma dediğimiz tiyatronun üç temel ilkesinin bu oyunlarda da devam ettiğini, tiyatronun kaynagındaki büyüsel gösteriyi ortaya çıkaran bir araç olduğunu dile getirir (Nutku,1985:17-18). Elçin, ilk insanın duygu ve düsüncelerini ifade için tabiat ve hayvan sesleriyle jest ve mimiklerden faydalanarak taklidi meydana getirdiğini, taklidin zaman içinde temsili dogurduğunu, sözden önce basladığını ve hayatı hareket halinde göstermeye çalısan dram sanatının nüvesi olduğunu belirtir (Elçin, 1991:31). Örnek olarak ise bu oyunlarda oyuncuların canlandırdıkları kisileri sembolleyen maske taktıklarını, dramatik nitelikteki bu oyun- ların kültik özlü olduğunu ve dinsel alana girdiğini ifade eder (Örnek, 1971:183). Kostic, Anadolu seyirlik oyunlarının çogunda eski ritüel kalıntılarının izlerine rastlanıldığını söyler. Oyunların bazı bölümlerinde bulunan motifler bu görüsü dogrular. Ilkel insanların ya da toplulukların, yasamlarını daha iyi sürdürebilmek için büyü, tören gibi çesitli yollara basvurduğu düşünüldüğünde, bugün yapılan incelemelerde ritüel kökenli köy seyirlik oyunlarıyla şaman ayinlerinin kurgusunda ben- zerlikler oldugu görüşü boş bir görüş değildir. Yine batılı etnologların seyirlik oyunların kökenini ri- tüellere ve eski av âdetlerine bagladığı bilinmektedir. Kostic’e göre ritüellerin doganın bilinmeyen yönünü simgeler olmaları aynı zamanda hayvanlarla olan totemizm kültürünün bir kalıntısıdır. Hayvan maskesini takmak onunla özdeslesmektir. Bu kültür av ekonomisine de baglıdır. Çünkü hayvancılık ve tarımda doga kültü birinci sırayı alır (Kostic,1972:6-11). Prosic ise her ritüelin bir sembolden olustuğunu söyler. O’na göre esyanın faaliyet ve görüntüsü, olayın ise saha ve zaman boyutu vardır. Bütün bunlar aynı zamanda yasayan bir olayı yaratır. Ritüellerin amacı, fizikî dene- yim ile bir yandan da toplumsal normlara, toplumsal yapının dayandıgı prensiplere ve bu dünya ile öbür dünyanın iliskisine dayanır (Prosic,1976:33-50). Insanlar ilk çaglarda avın verimli olması için hayvan kılıgına girip sihir ve büyü yapmıslardır. Sonra tarım ve hayvancılıgın gelismesiyle bu avcılık törenleri degisiklige ugramıstır. Son olarak And ve Karadağ’a göre bir seyirlik oyunun
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy NTU2NTE2