Anadolu-Selçuklu ve Karahanlı Dönemleri Türk-İslam Kitabeleri Üzerine Mukayeseli Bir Değerlendirme

76 Dr. Kayrat BELEK T.C Kültür ve Turizm Bakanlığı çeyreği itibariyle ﺍﺫﻫ ﺮﺑﻗ veya ﻩﺫﻫ ﺔﺑﺮﺗ veyahut ﻩﺫﻫ ﺔﺿﻭﺭ olarak değişmeye başladığını ve bunun da XIV. yüzyılda da devam ettiğini belirtir (Karamağaralı 1992: 84; Kat. No. 57, 58, 82, 89, 98). Ger- çekten Prof. Dr. Beyhan Karamağaralı’nın altını çizdiği ﺍﺫﻫ ﺮﺑﻗ gibi giriş sözlerle başlayan kitabeler, Orta Asya’daki Karahanlı dönemi kitabelerinin hemen hemen hepsinde mevcuttur. Ahlat Mezar Taşlarından görüntüler. B. Karamağaralı, 1992: res. 253. Kat No.42. ve res. 236. Kat.No.33. Bu vesile ile Karahanlı ve Selçuklu siyasi ilişkileri, Selçuklu Devleti kuruluncaya kadar Selçuk Bey ile başlayıp, onun evlatları olan Arslan Yabgu, Tuğrul Bey, Çağrı Bey dönemlerinde de devam etmiştir. Onlar, ilk defa Karahanlılarla Samaniler arasındaki mücadeleler sırasında, Selçukluların Samanilere müttefik olması nedeniyle Samanilere yardım ederek Karahanlıların mağlup olmasını temin etmişlerdir. Bu vesileyle gittikçe büyüyen Selçuklu kuvvetleri daha sonra Harezm ve Maveraünnehr’den Horasan bölgesine gelerek devletlerini kurmuşlardır (Turan, 2003: 103). Karahanlılarla Selçuklu siyasi ilişkileri yanında iki devlet arasında dinî, kültürel, iktisadî ve sosyal bağlarının geliştiğini yazılı eserlerden görmekteyiz. Bu bağlamda Türklerin zaman zaman hükümleri altında bulundurdukları Merkezî Asya ve Yakın Doğu Asya ülkelerinde ortaya çıkarılmış olan yazıtlarda aynı kültürü paylaşmaktan doğan benzerlikler dikkati çeker. “Isık-Göl” Yöresindeki “Tosor” Yazıtı Eski Türk hâkimiyet anlayışında hükümdarda, Tanrı’nın bahşettiği bazı vasıfların olması gerektiği kabul edilir. Buna göre Türk hükümdarlarına yönetme yetkisi Tanrı tarafından ve ilâhi lütuf olarak bağışlandığı yönünde bilgilere Orhon kitabelerinde oldukça teferruatlı yer verildiği anlaşılır (Klyaştornıy 1964: 61-62). Yani hükümdar Tanrı’nın irade ettiği kendisine kut (devlet, talih, baht) ve uluğ verdiği için “hükümdar” olduğu belirtilir. Bu hâkimiyet anlayışının yüzyıllar bo- yunca Türk devlet yönetiminin ve kimliğinin korunmasında temel unsur olarak alındığı aşikârdır (bk. Tekin 2010). Bu kapsamda Karahanlılar döneminde dahi “kut” varlığından açıkça söz etmek

RkJQdWJsaXNoZXIy NzMzNDcy