Anadolu-Selçuklu ve Karahanlı Dönemleri Türk-İslam Kitabeleri Üzerine Mukayeseli Bir Değerlendirme

78 Dr. Kayrat BELEK T.C Kültür ve Turizm Bakanlığı Selçuklu aynalarının bir yüzleri cilalanmış ve parlatılmış, arka yüzleri de dökümle elde edilmiştir. Anadolu Selçuklularından Orta Asya’ya mal edilen Selçuklu aynalarının bir kısmında hayat ağacı motifiyle birlikte verilmiş çifte sfenks figürü vardır. Çifte sfenks figürüyle bezenmiş bu aynaların çevresini bezeyen kûfi kitabelerde ürünün sahibine iyi dilekler iletilmiştir. Anadolu Selçuklularına ait çifte sfenks (Arkelog Prof. Dr. Kubatbek Tabaldıev’in foto arşivinden) Değerlendirme ve Sonuç Söz konusu yazıtların metinlerinden de anlaşıldığı üzere Karahanlılardaki ve Selçuklular- daki ekonomik sosyal tabakanın sınıflar hâlinde büyüdüğünü ve onların merkezi mevkisi muhtelif yabancı kültürler ile temâsa geçmesini sağlıyordu. İslâm’ın, Türk halklarına sirayet eden manevî merkezler olması yanında yerleşik dünya ile temasta bozkırın üssü durumundaydı. İslâmiyetin Türkistan topraklarına yayılmasıyla Türkistan tarihinin odağı artık daha batıya kaymaya başla- mıştır. Ortaçağlarda Türkler, göçebe bir hayat tarzı yaşamasına rağmen, Karahanlılardan Sel- çuklulara doğru Türklerin büyük bir kısmının yerleşik düzene geçerek çiftçilik, zanaat ve ticaretle uğraştığı da anlaşılıyordu. Bunun yanı sıra Karahanlıların sosyal yapısı tamamıyla nevi şahsına münhasır bir gelişme kaydetmişti. Karahanlılarda ve Selçuklularda şehircilik ve çiftçilik kültürü, İpek Yolu güzergâhı üzerindeki Maveraünnehr, Yedisu, Doğu Türkistan’da daha önceleri ken- di ticaret ve devlet teşkilatını geliştiren Büyük Selçuklulardan etkileniyordu. Dolayısıyla “Tosor” Yazıtı’nda belirtildiği üzere İslâm, Türk kültürüne ve toplum hayatına, önceki safhalardan daha büyük değişiklikler getirmiştir. Düşünce tarihi bakımından Tanrı (gök-yer-atalar) inanışı ile İslam dîni akideleri kaynaşarak Türkleri tevhit kavramına yaklaştırmış bulunuyordu. Türk düşüncesine, İslam, tabîatı unutup, insan ötesi mürâkebesine dalmak davetini getirmişti. Böylece toplum ha- yatı sahasında, İslâm’ın neticesi, insanlar arasında mânevi eşitlik olmuştur. Söz konusu yazıttaki Gök Tanrı’dan gelen asalet ve imtiyâzlar yani, Tanrı adına alınan “kut” kavramları daha sonraları İslam’ın tesiri ile artık ortadan kalkmıştır. Ancak adı geçen yazıtta yansıyan şu hususiyeti belir- telim ki, Karahanlılardaki toprak mülkiyeti ile özel mülkiyet ayrımı ortaya çıkmıştır. Oysa bozkırın hayvancı Türkleri, uzun süre toprağın bir kişinin özel mülkü olmasını anlamakta güçlük çekmiş- lerdir. Türkler hayvancı ekonominin gereği toprağı bölünmez sayıyorlardı. Türklere göre toprağın sahibi ancak “kutlu-devlet” ya da “kut” sahibi hükümdar olabilirdi. Bu telakki Selçuklularda olduğu gibi Taşra sisteminin temeli olan “Ikta sistemini” doğurmuştur. Ortaçağlardaki Merkezî Asya Türk

RkJQdWJsaXNoZXIy NzMzNDcy