ESER ADI Anadolu Efsanelerinde Sular ve Su İmgeleri Üzerine Arketipsel Bir Değerlendirme

362 Doç. Dr. Refiye OKUŞLUK ŞENESEN T.C Kültür ve Turizm Bakanlığı Potansiyel gücün ve ayrışmamışlığın ilkesi, her tür kozmik tezahürün temeli, bütün to- humların taşıyıcısı olan su, bütün biçimlerin kaynaklandığı ve bir felaket ya da kendi gerilemeleri sonucunda dönecekleri ilk özü simgeler. Başlangıçta ve her tür tarihsel ya da kozmik döngünün sonunda su vardır ve her zaman var olacaktır. Ama hiçbir zaman tek başına var olamaz; çünkü parçalanmaz bütünlüğünde tüm biçimleri potansiyel olarak barındıran bir hayat kaynağıdır. Eski Türk yazıtlarında Iduk Yer-Sub olarak geçen koruyucu ruhların başında yer ile bera- ber su kültünün de geldiği görülür. Yer-Sub adından da görüldüğü gibi, su, yerle beraber diğer hami ruhların başında yer almaktadır. Su unsuru evrenin oluşumunda ilk madde rolünü üstlenme- sinden dolayı başlangıçların başlangıcı durumundadır. Mitolojik tasavvurlarda Su ıssı (su sahibi) genelde insan bazen de balık şeklinde görüntülenir ve nehir, ırmak ve pınar gibi çeşitli gruplara ayrılır. Folklor düşüncesinde ab-ı hayat ve ölüm suyu olarak ikilik gösteren su kültü mitolojik dünya modelindeki kozmogonik ve eskatolojik mitlerin yansımasıdır. Suyun ilk madde olması da hayatla ölümü birleştirmesinde görünmektedir. Su iyesi, suyun kirletilmesini, avlanan balığın ateşe atılmasını, gölleri kurutmayı sevmez. Su iyesine kanlı ve kansız kurban sunulması ayrı ayrı mitolojik inançlarda belli olur. Bazı mitolojik anlatılarda ak geyik, su ilahesiyle bağlı bir şekilde gözükür. Nitekim ak geyiğin sudan çıktığı ve mağarada yaşadığı anlatılmaktadır. Suyun kutsallığı insanların birbirine iyi şeyler dileyerek su atmaları şeklinde korunmuştur. İslamiyet’ten sonra su kültü, eski işlevini korusa da eren kültüyle birleştiği gözden kaçmamalıdır. Arketipler, ortak biliçdışının ürünleridir. Sembol ve imgelerin yarattığı bu alan derin ve karanlıktır. Sıkıştırılmış ilk düğüm olan arketipler, anlatının en derin tabakasında bulunur. Arke- tiplerde anımsatıcı kuvvet vardır. Ortak hafızayı canlı tutar ve temsil edilemeyen gücü somutlaş- tırır. Ortak deneyimin şifresi olan arketipler, yaşamımızın çeşitli uyarıcılarla karşılaşması sonucu ortaya çıkar. Bu özellik, mit, efsane ve masallarda ortak bir anlam oluşturur. Jung’un kuramsal temelini sunduğu arketipoloji ve biliçdışı dinamiklere yoğunlaşan Anali- tik psikoloji ekolü, arketiplerin doğası gereği imgeler, resimlerle çalışır. İmgeler, çok-anlamlılık ve muğlaklık taşırlar. Belirgin ve keskin bir ifadeyi taşıyan sözcükler gibi apaçık değildirler. Evrensel bir sembol olan arketipin doğasında ilk olma ve kendiliğinden ortaya çıkma gibi iki unsur vardır. Arketipsel çözümleme, ilklerin özel anlamı üzerine yapılan bir yorumdur ve insanlık tarihinin ortak sembolik dilidir. Bu çalışmada, Anadolu’nun çeşitli yörelerinden seçilen suyla ilgili efsaneler, öncelikle han- gi su kaynağı olduğuyla ilgili olarak sınıflanacaktır. Daha sonra metinlerde yer alan arketipsel imgeler belirlenecek ve bunlar da kendi içlerinde bir araya getirilerek sahip oldukları işlevlere göre yeniden sınıflanacaklardır. İncelemenin sonunda metinlerin alt dokusunda yer alan sembol dil ortaya çıkarılmaya çalışılacaktır. Ortaya çıkan veriler, evrensel kolektif bilinçaltı örnekleriyle olan benzerlik ve farklılıklarına göre değerlendirilmeye çalışılacaktır. Çalışma, farklı bir bakış açısıyla Anadolu efsanelerini incelerken, alana katkı sağlamayı hedeflemektedir.

RkJQdWJsaXNoZXIy NTU4MTc2