ESER ADI Anadolu Efsanelerinde Sular ve Su İmgeleri Üzerine Arketipsel Bir Değerlendirme

363 Anadolu Efsanelerinde Sular ve Su İmgeleri Üzerine Arketipsel Bir Değerlendirme Türk Halk Edebiyatı GİRİŞ 1. Arketipsel Sembolizm Arketipler, herkeste görülen özdeş psişik yapılardır. Arketipler, imgelere dönüşen ruhsal süreçler veya insan davranışlarının en eski modelleri veya içgüdülerin kendi portreleri olarak tanımlanabilirler (Jacobi, 2002: 68). C. Gustav Jung, analitik psikolojinin kurucusu olan, fikirleri ve psikoloji alanında ortaya koyduğu orijinal yöntemlerle tanınan bir bilim insanıdır. Psikoloji alanında bilinç ve bilinçdışının yapısı üzerine yaptığı çalışmalar, günümüzde de geçerliliğini korumaktadır. Jung, insan psişesini bilinç ve bilinçdışı diye ikiye ayırdıktan sonra, bilinçdışını da kendi arasında kişisel ve kolektif olmak üzere ikiye ayırır. Jung’a göre bilinçdışının çok katmanlı yapı- sında insanlığın varoluşundan bugüne kadarki tüm bilgiler yer almaktadır. Jung bunu, kolektif bilinçdışı ve arketiplerle ifade eder (Jung, 1997: 39-53). Arketipler, ilk örnek olmalarına rağmen, ortaya çıktıkları çağa göre değişikliklere uğramış ya da tümden değişmişlerdir. İnsanoğlu, bu dünyadaki serüveninin başlangıcından beri tecrübe- lerini farklı sembollerle ortaya koymuştur. Arketip adını verdiğimiz bu semboller, bilinçdışında bir araya getirilmiştir. Bilinçdışı, her neslin yapıp ettikleriyle genişlemiş ve ortak semboller dünyası ortaya çık- mıştır. Her yeni nesil, bilinçdışına bir şeyler eklerken, ondan alıntılar da yapmıştır. Bu alıntılar, rüyaların dışında edebi eserlerde, mit, masal, hikâye ve romanda, son dönemde ise dizi filmler ve sinemada karşımıza çıkmaktadır. 2. Self Her insanda bilinç ve bilinçaltı ögeler arasında dengeyi oluşturma olgusu bulunmaktadır. Jung psikolojisinde bilinci ve bilinçdışını düzenleyen bütünlük arketipi “self”tir. Bu denge, Jung’un “Bireyleşme” dediği sürecin sonunda ortaya çıkmaktadır. Bireyleşmeyi olumlu olarak tamamla- yan biri, kendini gerçekleştirmiş olur. İnsanda kişiliği düzenleyen iki merkez vardır. Bunlardan birincisi, bilinç ile ilgili olan “ego”dur. Self ise, bütün kişiliğin merkezinde bulunur. Self, bireyleşme sürecini başlatan önemli bir dürtüdür. Sembol olarak daire, kare, mandala veya dört sayısı ve kat- ları ile gösterilir. Self, aynı zamanda rüyaların kaynağıdır. Rüyalarda geleceği sezen ve şimdide insanlara rehberlik eden unsurdur (Jung, 1997:32-47). 3. Bireyleşme Süreci Jung, bireyin bilinç ve bilinçdışı bölümlerini birleştirme girişimini “bireyleşme süreci” ola- rak adlandırır. Bireyleşme süreci, kişinin kendi iç merkeziyle (ruhsal çekirdeğiyle) ya da selfiyle, bilinçli olarak karşı karşıya gelmesiyle, genellikle kişiliğin yaralanması ve buna refakat eden acı ile olur. Bu süreç, belli arketipsel semboller tarafından ortaya konmaktadır. Bu sembolik figür ve formlardan birisi, “gölge arketipi”dir.

RkJQdWJsaXNoZXIy NTU4MTc2