Anadolu Sahası Türk Masallarında Arkaik ve Dinsel Bir Motif Olarak Değişim ve Dönüşüm

319 Anadolu Sahası Türk Masallarında Arkaik ve Dinsel Bir Motif Olarak Değişim ve Dönüşüm Türk Halk Edebiyatı Ağlayan Narla Gülen Ayva masalında “cariye bir altın leğen getirip içine su koyar. Pence- reyi açınca bir kuş gelir. Kuş çırpınıp suya girer, yıkandıktan sonra bir delikanlı olur. Bu delikanlı periler padişahının oğludur. Aynı masalda babasının zulmünden kaçan küçük kız, erkek kılığında dolaşır. Bir gün devlerle mücadele edip onlardan kaçarken devlerin hududundaki suyun ortasına gelir. Devler ona erkek ise kız, kız ise erkek olması şeklinde beddua ederler. Beddua kabul olur ve kız oğlan olur (Sakaoğlu, 2002: 314-315). Bu masalın birinci kısmında bir kuşun delikanlı olması “D350 Kuşun insana dönüşmesi” motifine örnektir. Oysa masalın devamındaki cinsiyet değişimi “D10 İnsanın farklı bir insan şekline dönüşmesine” örnektir. Yalamak eylemi insanın tükürüğü ile ilgilidir. Bunu da suyun bir türevi olarak görmek müm- kündür. Sihirli Yüzük masalında padişahın oğlunun sihirli bir yüzüğü vardır. Bu oğlan yüzüğü yaladığı zaman beyefendi olur, bir daha yaladığı zaman isteyici kılığında kır eşekli bir insan olur (Bozlak, 2007: 122). Bu masalda sihirli yüzükle birlikte tükürük bireyin zenginlik veya fakirlik ol- mak üzere iki farklı değişimini gerçekleştirmiştir. Sıradan insanların değil, dinî ve mitolojik kimliğe sahip insanların tükürüğünün olağanüstü güce sahip olduğunu belirtmeliyiz. Kır at oğlanın ağzına tükürünce oğlanın anadan doğma kız haline gelmesi (Alptekin, 2002:273) tükürüğün olağanüstü gücünü gösteren önemli bir örnektir. Hz. Ali’nin Hayber Kalesi’nin fethinde gözlerinin ağrıması üzerine Hz. Muhammet, Cebrâil’in tavsiyesi ile ağzının tükürüğünden bir parça alıp İmam Ali’nin gözlerine sürer ve Hz. Ali’nin gözleri Allah’ın izniyle açılıp iyileşir (Demir, Erdem, 2007: 24). Tü- kürüğün sağaltıcı görevinin masallarda dönüşüm aracı olarak kullanımı bize hem su kültünü hem de İslâmî anlayışın aracısı olarak kullanıldığını gösterir. Eşek Kafası masalında havuza giren eşek kafası silkinir ve civan gibi bir delikanlı; güver- cin de havuzun içinde yıkanır, silkinir ve peri gibi güzel bir kız olur (BORATAV, 2011: 149). Bu örnekte ise yine su ile ilgili olarak havuz, eşek kafası-delikanlı, güvercin-güzel kız şeklinde dönü- şümün gerçekleştiği bir araç konumundadır. Yıldırım Padişahı masalında ise babasıyla evlenmek zorunda kalan kız düğün gecesi abdest alır, namaz kılar. Allah’a yalvarırken bir duvar açılır. Büyük bir bahçe ve havuz vardır. Kırk bir güvercin havuzun sularına dalar ve kırk bir tane ayın on dördü gibi kız olarak çıkarlar (Boratav, 2009: 204). Türk masallarında kuş, kuşun cinsinden bahsediliyorsa güvercin donuna girme, yaygın bir motif olarak karşımıza çıkar. Türk şamanizmine Budist etkiler sonucu giren bu motifin arkaik yanı vardır. Bektaşî menkıbelerinde sıkça rastladı- ğımız kuş donuna girme anlayışında şahin, doğan ve özellikle güvercinin tercih edildiği görülür. Güvercinin tercih edilmesinde “bu sakin tabiatlı kuşun sulh ve sükûnun engin ve sâkin bir karak- terin timsali kabul edilmesi” etkili olmuştur (Ocak, 2012: 219-222). Hacı Bektaş Veli’nin kendisine dostça muamele edildiğinde güvercin, düşmanca karşılık verilmek istendiğinde şahin veya doğan donuna girmesi bu kuşların sembolik anlamda kullanıldıklarını gösterir. İnsanın su aracılığı ile geyiğe dönüşmesi de tesadüf değildir. Burada geyiğin mitolojik anlamı ve işlevi üzerinde durmak gerekir. Alevî-Bektaşî geleneğinde Kaygusuz Abdal’ın Abdal Musa’ya intisabı ve Tezkiretu’l-Evliya’da İbrahim b. Edhem’in bir geyiğin ikazı ile tasavvufa yö- neldiğini dikkate alırsak, geyiğin doğru yolda olmayanları iyiliğe sevk etmek için kılavuzluk gö- revini yerine getirdikleri görülür (Ocak, 2012: 207-219). İslâm öncesi Türk mitolojisinde kutsal kabul edilen geyiklerin (Ögel, 2014/I: 620) İslâm sonrasında bu niteliklerini kaybetmedikleri, ma- nevî yol gösterici kimliği ile anlatılarda devam ettiği görülür. Bu bağlamda geyik, masum ve dinî

RkJQdWJsaXNoZXIy NTU4MTc2