Anadolu Sahası Türk Masallarında Arkaik ve Dinsel Bir Motif Olarak Değişim ve Dönüşüm

320 Yrd. Doç. Dr. Cafer ÖZDEMİR T.C Kültür ve Turizm Bakanlığı kimliği olan kişilerin dönüştüğü bir varlıktır. Bacı Bacı, Can Bacı masalında üvey anne, kız ile oğlanı öldürmeye çalışır. Çocuklar üvey anneden kaçarlar, fakat kadın peşlerine adam gönderir. Çocuklar çok susarlar. Geyiklerin dolaştığı bir yere gelirler. Oğlan geyik izinde birikmiş su görür. Ablası içmemesini, yoksa geyik olacağını söyler. Oğlan dinlemez, suyu içer ve geyik olur (Bora- tav, 2009: 103-104). Masalda oğlanın masumiyetinin geyik donunda korunduğunu ve anlatının sonunda geyik çocuğun yardımıyla kız kardeşinin balığın karnından kurtarıldığı görülür. Anadolu sahasında görülen geyiğe dönüşme motifinin benzerine bir Kırgız masalında da rastlamaktayız. Ağabeyinin attığı elmanın kendisine değmesi ile ağabeyi ile evlenmek durumunda kalan genç kız, evden kaçar. Yanında gelen küçük kız kardeşi susar ve geyik izinden su içerek geyiğe dönüşür (Karadavut, 2010: 76). Bacı Bacı, Can Bacı masalında üvey anneden kaçış burada ağabeyden kaçış şeklinde karşımıza çıkar. Her iki masalda da küçük kardeş geyiğe dönüşür. Bu örnekler- den sonra Karadavut, masalların mitlerin ve destanların parçalanmış şekli olduğu yargısına varır (2010: 80). Süt, su gibi bir sıvı olduğu için bu başlık altında incelemeyi uygun gördük. Atın kültürü- müzdeki yeri onun sütünün de olağanüstü bir güç olarak tasavvur edilmesini sağlamıştır. Ayrıca Jean Paul Roux, süt ve su kelimelerinin ruh anlamında kullanılan Türk-Moğol kökenli sün kelime- sine bağlanabileceğini söyler (1994: 145). Bu durum sütün dönüştürücü niteliğinin anlaşılmasına yardımcı olur. Dünya Güzeli masalında al kısrağın sütü altın kovaya, doru kısrağın sütü gümüş kovaya konulur. Kız, şehzadeyi al kısrağın sütüyle yıkar ve şehzade tükenmeyen, geçmeyen bir gençlik kazanır. Padişahı ise doru kısrağın sütü ile yakar, padişahın etleri dökülür ve sadece iskeleti kalır (Boratav, 2011: 73). Türklerin en eski inançlarında Al Ruhu veya Al Ateş adı verilen koruyucu bir ruhun varlığı bilinir. Bu bağlamda al kelimesi ateş kültü ile ilgilidir ve bu renk bütün Türklerde kutsal sayılır (Genç, 2009: 15-160). Al/kırmızı renk ayrıca arzu edilen bir nesneye ulaşmayı da sembolize eder. Bu yüzden dervişlerin çocuğu olmayan padişaha masallarda kırmızı elma verdiği görülür. Masalda al kısrak sütünün yine kırmızı rengi çağrıştıran altın renkli kovaya konulması da bu düşünceleri ispatlar niteliktedir. Sütün benzer kullanımını Alevi geleneğinde Nevruz akşamı düzenlenen cemde bir tepside bir tas süt kaynatılarak ikram edilmesinde de gö- rürüz. Bu durum her yıl baharın ilk günü insanların süt içerek bir anlamda ‘manevî temizlik’ ve ‘yenilenmesi’ amaçlanır (Görkem, 2000: 51). 2. Elma Türk masallarında elma değişim ve dönüşüm nesnesi olarak hem mükafat hem de ce- zalandırma işlevinde kullanılır. “Elmanın bu özellikleri, Motif Index’te de değişik şekillerde yer almaktadır: D 1338.3.1 Elma vasıtasıyla gençleşme, D 1346.4 Ölümsüzlük ağacı, D 1346.6 Ölümsüzlük meyvesi, D 1346.6.2 Ölümsüzlük elma, D 1889.4 Elma koklayarak canlanma, E 106 Sihirli elma vasıtasıyla yeniden canlanma, E 713.1 Muayyen bir dağda, her yedi yılda bir ortaya çıkan elmada ruh saklıdır.” (Şimşek, 2008: 202). Elmanın masallarda yaygın bir meyve olarak kullanımı elma ve elma ağacının mitolojik kökeni ile ilişkilendirilebilir. Türklerde sembolik bir anlam taşıyan ve inançlarıyla da doğrudan ilgili olan ağaç kültü çe- şitli anlatılarda, inanışlarda ve uygulamalarda günümüze kadar taşınmıştır. Elma ağacının da bir kült olarak günümüz masallarında varlığını görürüz. Pervin Ergun, bütün Türk dünyasında aynı adla anılan elma kelimesinin kökeninin “Aal Luuk Mas’tan kaynaklandığının belirtildiğini (2012:

RkJQdWJsaXNoZXIy NTU4MTc2