Ankara Radyosu’nda Halkevleri Sanat ve Folklor Saati

149 Ankara Radyosu’nda Halkevleri Sanat ve Folklor Saati Genel Konular 22 Aralık 1942 tarihinde Ankara Radyosu’nda icra edilecek Kayseri Halkevi programı için yedi kişilik bir heyet teşkil edilmişti. Sunucu programa: “Akbaşlı Koca Erciyes. Bulutlardan sıyrılıp da bütün heybeti ile meydana çıkınca kış güneşi altında gümüş ve elmas yapılı bir efsane diyarı gibi göz kamaştırır.” ifadeleriyle Erciyes Dağı’nın tasviriyle başlamış ve bunu Karacaoğlan’ın: “Yükseğinde ak karların görünür/Engininde güzellerin salunur/Kimya dedikleri sende bulunur/ Burcu burcu kokar gülün Erciyes…” dizeleri ile başlayan şiiri takip etmişti. Kayseri’yi tanıtıcı ifa- deler arasında şu sözler dikkat çekicidir: “Her çağ medeniyetini tanımış ve bu medeniyetin yayılmasına çalışmış olan Kayseri bölgesinin sanat ve folklor bakımından değeri Erciyes’in ulu başı se- viyesindedir. Bu güzel ve haşmetli tabiatin ve her çağ kültürünün etkisi şehrin tarihî yapılarında, her biri ayrı sanat zevki ışıldayan eski ev kapılarında, Kayseri halıları- nın nakışlarında, içli halk şairlerinin türkülerinde iz bırakmış, dile gelmiştir…” Bu ifadelerle şehrin sanat ve folklor değerlerinden örnekler verilmişti. Kayseri’de dünyaya gelen Mimar Koca Sinan’ın hayatına ve eserlerine değinilmiş ve: “Sinan, Koramzaz Dağı’nın Erciyes’e bakan sırtı üstünde Ağırnas köyünde bu bölgenin yapı ustalarından ve nakkaşlarından, Kayseri’nin sanat abidelerinden ilk teknik bilgiyi ve sanat zevkini aldı. Sinan, aldığı bu ateşle Erciyes’in azamet ve vekarını her eserinde bütün ömrü boyunca aksettirmiştir.” şeklindeki ifade- lerle Mimar Koca Sinan’ın sanatındaki üstün özelliklerle Erciyes dağının azameti arasında edebi bir bağlantı kurulmuştu. Takiben yıllar yılı söylenerek olgunlaşmış “Gesi Bağları Türküsü”ne yer verilmişti: “Gesi bağlarında bir oylum kaya, Düşmüşem sevdana ne diyon bana? Bir yüzük döktürdüm yadigâr sana. Takın parmaklarına, dar mı geliyor? Yardan ayrılması zor mu geliyor? Gesi bağlarında üç ırgat işler, Anamdan mı geliyor şu uçan kuşlar? Analar doğurur ele bağışlar, Örtün pencereleri değmesin yeller , Sana yangın olduğumu bilmesin eller.” Bunun dışında Kayseri insanının renkli, neşeli ve latifeli yönlerini ortaya koyan oyun hava- larından bağlama ve darbuka eşliğinde “Ali Dağı Dersen Dağların Hası” ve “Süpürgesi Yoncadan” türküleri; gurbeti, özlemi ve hasreti dile getiren “Birader” ve “Posta Yolları”; nihayetinde Kayserili halk şairi Cingözoğlu Seyit’in yaylalara göç hayatından esintiler sunan “Bir Yiğidin Yoksul Olup

RkJQdWJsaXNoZXIy NTU4MTgx