Arkaik Dönemde Anadolu

1.7. Arkaik Dönemde Anadolu Anahtar Kelimeler: Arkaik Dönemde Anadolu Tarihi. Arkaik kelimesi bir uygarlığın gelişmesindeki “erken dönem” ya da “eski” olarak tanımlanabilir. Arkaik kavramı genel olarak Yunanistan, Ege Adaları ve Batı Anadolu kıyısında kurulmuş kültürler için kullanılmaktadır. Bu dönem kendi içinde üç evreye ayrılır: Erken Arkaik (MÖ. 650-600), Orta Arkaik (MÖ. 600-545) ve Geç Arkaik (MÖ. 545-480). Arkaik dönemin başlangıcında öncelikle İonia bölgesinde krallık kavramının ortadan kalktığı görülür. Bunun yerine aristokratik yönetimler işbaşına geçmiştir. Arkaik dönemi ile birlikte şehir devletlerinde yönetimsel bir düzen oluşturulmuştur. Tarım alanında elde edilen zenginlikle zengin sınıf ile köylü sınıfı arasındaki ekonomik farklılıklar ortaya çıkmaya başlamıştır. Kolonizasyon hareketi sonucu üretimdeki artışa işçilerin yanında köleler de katkı sağlamışlardır. Bir yandan zengin sınıfın varlığı söz konusuyken diğer taraftan köylü, tüccar, zanaatkâr ve işçilerden oluşan orta sınıf bulunmaktadır. Bu iki sınıf arasındaki mücadele sonucunda hukuki düzenlemeler isteği ortaya konulmuştur. Zamanla aristokratik yönetimlerin yetkilerinin daraltılarak demokratik bir düzene doğru gidiş başlamıştır. Siyaset ve kültür bakımından ilerlemiş olan İonia’da aristokratik yönetim ile demokratik rejim arasındaki yeni bir yönetim biçimi olan “ Tiranlık ” ortaya çıkmıştır. Tiranlık özellikle İonia’da yayılımcı bir politika izleyen Lidya Krallığı tehdidi karşısında yönetimin ve ordunun idaresinin güçlü bir liderin bünyesinde toplanması kaygısının bir sonucu gibi de düşünülebilir. Herodotos’un bize bildirdiğine göre ilk kez sikke basımı Lydialılar tarafından gerçekleştirilmiştir. Ephesos Artemis Tapınağı’nın temelleri arasında gün ışığına çıkan altın gümüş karışımı olan elektron sikkeler bilinen en erken sikkelerdendir. Yapılan incelemeler ilk sikkelerin MÖ 650-600 yılları arasında basılmış olduklarını göstermiştir. MÖ. 7. yüzyılın başlarındaki Kimmer istilasıyla ve buna bağlı savaşlar yaklaşık olarak yüzyılın sonuna kadar devam etmiştir. MÖ. 612’de Assur Krallığının yıkılmasıyla Kilikya Krallığı ortaya çıkmıştır. MÖ. 547 yılında Pers Kralı II. Kyros’un Lydia Kralı Kroisos’u yenmesinin ardından Persler tarafından Sardeis’in ele geçirilmesi ile Lydia Krallığı tarihe karışmıştır. Sardeis’in düşmesinin ardından kısa bir süre sonra Batı Anadolu kentleri Pers komutaları Mazares ve Harpagos tarafından Pers egemenliği altına sokulmuştur. Perslerin Anadolu’yu ele geçirdikten sonra bu toprakları Satraplık olarak adlandırılan iki yönetim merkezine böldükleri bilinmektedir. İki satraplık merkezinden biri Satrap Katpatuka’nın yönetimindeki Manyas gölü kıyısındaki Ergili yakınındaki Daskyleion, diğeri ise Satrap Sparda’nın yönetimindeki Sardeis’dir. Batı Anadolu kentlerinin Pers egemenliğine girmesinden sonra Sardeis’ten başlayan tüm Anadolu’yu geçerek Dicle ırmağına ve oradan da Susa’ya kadar ulaşan “ Kral Yolu ” ile Anadolu Pers ülkesine bağlanmış ve ticaret hız kazanmıştır. Pers Kralı I.Dareios zamanında basılan altın sikke Dareikos ticarette büyük bir öneme sahip olmuştur. Ticaret ve sosyal alandaki değişimlerin yanında Pers egemenliği altında Anadolu’da satrapların kendi aralarında ya da şehirlerle satraplar arasında çeşitli sorunlar ve güçlü mücadeleler de devam etmiştir. Tiranlar Histiasios ve Aristagoras Miletos’u Perslere karşı başkaldırı hareketi olan “İonia Ayaklanmasının” (MÖ 499-494) lideri yapmışlardır. Miletos önderliğinde Perslere karşı yürütülen mücadelede MÖ 498’e

RkJQdWJsaXNoZXIy NzM2ODUz