Atasözlerine İşlevsel Bir Yaklaşım: Türk Halk Felsefesini Öğütlerle Anlamak

177 Atasözlerine İşlevsel Bir Yaklaşım: Türk Halk Felsefesini Öğütlerle Anlamak Türk Halk Edebiyatı ayrılmaz” (Aksoy 2016: 1191/277) diyerek aile bütünlüğüne vurgu yapılırken bir yandan da “Bir baba dokuz (oğlu) evladı besler, dokuz oğul (evlat) bir babayı beslemez” (Aksoy 2016: 614/193) ifadesiyle yaşamın gerçekliği gözler önüne serilmekte ve bireye bir uyarı mahiyeti taşımaktadır. Benzer durum “Akraba ile ye, iç, alışveriş etme” (Aksoy 2016: 192/132) ifadesinde, yakın- larla maddi anlamda çıkar gözetilen bir bağ kurulmamasını tembihlerken, “Ağaç yaprağı ile gürler (güzeldir)” (Aksoy 2016: 103/119) atasözünde aile ve akraba birliğinin öneminin vurgulanması şeklinde görülmektedir. Atasözlerindeki çokyönlülük, yaşamın içinde deneyimlenen ve bazı ko- nularda gelecek kuşaklara bir uyarı niteliği taşıyan düşüncelerin göstergeleri olarak değerlendi- rilebilir. 3. Atasözlerinin Değişim-Dönüşüm Süreci Sözlü kültür döneminin yazıyla tanışmadığı birincil dönemde varlığını kulaktan kulağa ya- yılarak sürdüren atasözleri, yazının icadıyla gerek siyasetnamelerde gerekse edebi eserlerde kendine yer bulan önemli bir tür olarak görülmektedir. Günümüzde kültürün bağlamı, yeni sis- temleri, araçları, ürünleri ve bu ürünlerin veya uygulamaların ortaya çıkmasını, sürdürülmesini ve sunulmasını sağlayan kişileri de beraberinde getirmiştir. Var olan kültürel bellek günden güne elektronik, sanal ve dijital ortama aktarılmaya başlamıştır. Kültürel yaratım, aktarım ve tüketim süreçleri farklılık göstermektedir (Özdemir 2009: 76). Çağımızda yeni üretilen teknolojilere uyum sağlayarak yeniden yazılan atasözlerinin yaşamın akış hızını yakalayabildiği ve bunu yaparken de çoğu zaman geleneğin gücünden yararlanılarak deneyim ufkunun günümüz dünyasına uyar- landığı söylenebilir. Ancak bununla birlikte bu dönüşüm gerçekleştirirken bazı örneklerde atasöz- lerinde yer alan metoforik anlam dünyasının daraltıldığı görülmektedir (Gürçayır 2008: 73-75). Bu durumda atasözleri elektronik kültür ortamında pek çok farklı sitede hızla ulaşılabilen anlamın hızla tüketildiği ve dolayısıyla anlam dünyasındaki derinliğin ve felsefi boyutun tam manasıyla kavranamadığı âdeta bir tüketim nesnesi konumuna dönüşme tehlikesiyle karşı karşıyadır. Sözlü kültür döneminin bilirkişisi olan atalar, atalar kültü aracılığıyla kazandığı saygın yeri, elektronik kültür çağında her şeyi bilen, bildiklerini çok kısa sürelerde genç kuşaklara aktaran arama motorlarına bırakmak üzeredir. Ancak verdiği bilginin ne yönde ve hangi amaçla kullanıl- masının doğru olacağını öğütleyemeyen bu çoklu bilgi ortamları, genç kuşakların elde ettikleri bilgiyi her an ulaşılabilme imkânlarıyla kolaylıkla gözden ve zihinden çıkardığı amaçsız bir bilgi yığını haline dönüştürmektedir. Toplumsal yaşamın gereklerinden biri olarak bilgiye, bu bilginin aktarılmasına ve anlamlı bir şekilde kullanılmasına duyulan ihtiyaç her geçen gün hızla artmaktadır. Hızla ancak deneyim- lenmeden kolaylıkla elde edilen, bu yüzden elde ve zihinde tutulamayan bu bilgiler kolaylıkla unu- tulmaktadır. Bir yönüyle bilgiyi koruma altına aldığını düşünülen yazılı kültür ortamları, gelecek kuşaklara ders çıkarmanın yöntemini öğretmekten uzaktır. Yaşamda kendine ait bir yer bulmak isteyen her bireyin bireysel veya toplumsal gerek- lilikler/ihtiyaçlar etrafında gelişen temel değerlerle ilgili bir çatışması olması kaçınılmazdır. Söz konusu değerlerden henüz haberdar olan genç kuşakların dikkatini çekmek bu bilgileri onlara aşılamak ve öğretmek için kullanılacak yöntemlerden biri geçmişten aldığı ilhamla telkin veya

RkJQdWJsaXNoZXIy NTU4MTc2