Atasözlerine İşlevsel Bir Yaklaşım: Türk Halk Felsefesini Öğütlerle Anlamak

171 Atasözlerine İşlevsel Bir Yaklaşım: Türk Halk Felsefesini Öğütlerle Anlamak Türk Halk Edebiyatı Semboller veya dolaylı ifadeler aracılığıyla az sözle çok şey ifade eden atasözleri, kültür kodlarını bu semboller üzerinden gelecek kuşaklara taşırlar. Sembol, algı ve bilinç iç içe geçmiş kavramlardır. Sembol niteliğini kazanmış bir işaret nerede kullanıldığına bakılmaksızın hep aynı iç yapı özelliğini taşıyorsa bu onun kişiler üstü bir mevcudiyet kazandığını gösterir. İşaretin kul- lanımı bireyseldir ancak sembol kuşatıcı bir kavram olduğundan asıl önemlisi bireysel kullanım gerçekliği değil, bireyler üzeri varoluş halidir. Onun kuşattığı bütün fenomenlerde duyusal şey, var oluşuyla sadece kendisinin cisimleşmesi olarak değil, kendi somut varlığı içinde soyut olan bir şey olan anlamın cisimleşmesi olarak ortaya çıkar (Köktürk 2014: 55, 57). Bu açıdan değer- lendirildiğinde soyut kavramlar olan değerler, atasözlerindeki semboller veya sembolik anlatımlar yoluyla âdeta somutlaştırılmaktadır. Söz konusu somutlaştırma en önemli öğrenme yöntemle- rinden biri olan örnek veya tanık gösterme ile bu değerleri atalardan aldığı kıymetli ve güvenilir teminatla ortaya koyan atasözleri aracılığıyla yapılır. Bu sayede atasözleri sıradan kalıp sözler olmak yerine etkisi doğrudan bireyi ve toplumu ilgilendiren, kendisine itibar edilir kılan bir sonucun taşıyıcısı olurlar. Öğütler, kutsal kitaplarda, Hz.Peygamber’in sözlerinde, atasözleri, deyimler ve hikmetli sözlerde, vasiyetlerde, siyasette vb. alanlarda devlet adamlarını ve halkı yönlendirme, eğitme, yol gösterme gibi pek çok farklı işlevle yaşamın içinde yer almaktadır. Kutsal kitaplarda bireyleri kötülükten ve günahtan uzaklaştırmak için verilen öğütler, Hz. Peygamber’in sözlerinde ve yaşa- mında yapılması/yapılmaması gereken işleri ortaya koymaya yardımcı olur. Türk edebiyatında her biri birbirinden kıymetli şair ve yazarlar geçmişten günümüze eser- lerinde doğrudan veya dolaylı olarak verdikleri öğütlerle toplumu aydınlatmaya devam etmek- tedirler. Türklerin yaşayış biçimi ve yaşam algıları üzerine belki de en temel öğüt örneklerinden biri kabul edilebilecek Orhun Kitabelerinden, mutluluğu, aklı, adaleti ve yaşamın bir sonu oldu- ğunu temsili karakterler üzerinden öğütleyen Kutadgu Bilig’e, Türk halk felsefesinin en başarılı yansımalarını büyük eseri Dîvânu Lugâti’t-Türk’te toplayan Kaşgarlı Mahmut’a, Hoca Ahmet Ye- sevi’nin ‘hikmet’lerinden, Türk edebiyatının her satırında bir başka öğütü taşıyan Dede Korkut anlatılarına, Türk insanın duygu, düşünce ve inanç dünyasını en veciz örnekleriyle anlatan Yunus Emre’ye, eserin adından başlayarak öğreticilik vasfını gösteren Pendname yazarlarına, hikemî tarzda verdiği şiir örnekleriyle klasik Türk edebiyatında bir ekol olan Nabi’ye, öğütleri modern hikâyeye taşıyan Ömer Seyfettin’e kadar pek çok şair ve yazar, öğüt kavramını toplumun yaşa- mına yön veren bir büyük değer olarak ortaya koymuşlardır. Bâbur’un hatıratı örneğinde görüldüğü gibi halk arasında öğütlere sıkça yer verilmesi ya- pılan kişisel hataların, pişmanlıkların, üzüntülerin, tecrübesizliklerin bir başkası tarafından tekrar edilmemesi, buna karşılık iyi özelliklerin ortaya konulması, olumlu özelliklerin başkaları tarafından devam ettirilerek özendirilmesi söz konusudur (Akyol 2014: 93). Günümüz koşullarında pek çok kişinin tavrı yapılan yanlışlardan ders çıkarmak ve bir başkasının benzer şekilde etkilenmesine engel olmak yönündedir. Bireylere verilen bu öğütler, toplumun pek çok değerini bünyesinde barındıran atasözleriyle aktarılır. Atalardan alınan manevi destek bireyin dünyasında hataların veya sorunların bir başkasının da başına gelebileceği, dünyada sıkıntı çeken tek kişi olmama düşüncesi etrafında psikolojik açıdan bir rahatlık sağlar. Bireye güven verir, yaşama tutunmasına yardımcı olur.

RkJQdWJsaXNoZXIy NTU4MTc2