Atasözlerine İşlevsel Bir Yaklaşım: Türk Halk Felsefesini Öğütlerle Anlamak

175 Atasözlerine İşlevsel Bir Yaklaşım: Türk Halk Felsefesini Öğütlerle Anlamak Türk Halk Edebiyatı 1.5. Misafirperverlik ve Güven Bireylerin birbirilerine ihtiyaç duyduğu bir başka alan ise misafirliktir. Eski dünya düzenin- de bir yerden bir yere gitmek oldukça uzun bir zamanı kapsayacağından seyahat eden kişinin zaman zaman konaklayarak ilerlemesi gerekirdi. Bu kişiler “Tanrı misafiri” olarak görülür ve gelip geçtiği obada bir hakkı olduğu düşünülürdü. “Misafir on kısmetle gelir; birini yer, dokuzunu (evde) bırakır” (Aksoy 2016: 2025/392) düşüncesiyle en iyi şekilde ağırlanmaya, ihtiyaçları karşılanmaya çalışılırdı. Günümüz koşullarında konaklama seçenekleri çeşitlenmesine rağmen iş, okul, sağlık vb. gibi sebeplerle şehir dışına çıkmak isteyen bir kişinin ilk düşüncesinin gideceği yerde evinde konaklayabileceği samimiyette bir yakının olup olmadığını araştırmak olduğu görülür. Geçmişte de günümüzde de bu samimiyet derecesini belirleyen unsur güvendir. Bir kişinin bir başkasının evinde konaklayabilmesi o ailenin yaşamına kısa süreliğine de olsa tanık olmak ve onlarla yaşa- mak anlamı taşımaktadır. Evlerimizde bulunan misafir odaları bu düşüncenin en açık örneğidir. Belirli zamanlarda gelip gidebilecek bir misafir için kendine mahsus bir odanın ayrılması Türk kültüründe misafire verilen değeri bir başka göstergesidir. 1.6. Dayanışma ve Güven Toplumsal yaşamın bir gereği olarak bir arada yaşama tecrübesi bireyler arası yardım ve dayanışmayı gerekli kılar. Eski Türklerde sahip olunan yüzlerce, binlerce hayvanın bakımının sağlanması, onların sağlığının, elde edilen ürünlerin korunması, saklanması veya değiş tokuş yapılabilmesi için birbirleriyle ilişkilerini yakın ve sağlam tutmaları gerekmiştir. “El el ile değirmen yel ile” (Aksoy 2016: 1079/261), “Her sakaldan bir tel çekseler, köseye sakal olur (Aksoy 2016: 1450/312)”, “Yalnız kalanı kurt yer” (Aksoy 2016: 2512/465), “Yalnız öküz, çifte (boyunduruğa) koşulmaz” (Aksoy 2016: 2514/466), “Yalnız taş duvar olmaz” (Aksoy 2016: 2515/466) gibi örnek- lerde görüldüğü üzere gündelik yaşamın içinde kolaylıkla somutlanabilecek benzerlikler üzerin- den dayanışmanın gerekliliği bir öğreti olarak verilir. Yaşamın değişkenliği içinde kimi zaman madden kimi zaman da manen desteğe duyulan ihtiyaç, bir güven ilişkisi içinde “Bir el bir eli (el eli yıkar) yıkar, iki el (de) yüzü (yıkar)” (Aksoy 2016: 624/194), “Bir (tek) elin nesi var, iki elin sesi var, (bir elin sesi çıkmaz)” (Aksoy 2016: 629/195), “Bugün bana ise yarın sana” (Aksoy 2016: 707/206), “Düğün el ile harman yel ile” (Aksoy 2016: 1016/250) gibi örneklerde görülürken Anadolu kültüründe azalarak da olsa varlığını sürdüren imece usulünde varlığını sürdürmektedir. Ayrıca doğum, düğün, sünnet ve ölüm gibi günlerde birbirlerine destek olmak amacıyla bütün hazırlıklar beraber yapılır. İyi ve kötü günde her türlü mutluluğa ve zorluğa ortak olunur. Büyük zahmetlerle uzun sürelerde yapılacak işler, elbirliğiyle kolaylıkla yapılır. 1.7. İyilikseverlik ve Güven Bir kişiyi düştüğü kötü durumdan kurtarma veya aşması gereken engeller için destek olma toplumsal yaşamın gerekleri arasında yer alır. Bireylerin tek başlarına çözemeyeceği pek çok sorun yakınlarının yardımıyla halledilebilir. En yakınlardan başlayarak kişinin daha iyi durumda olmasını istemek, bireyin karşısındakinin daha iyi olabileceğine duyduğu güveni gösterirken, ken- disinin de iyi durumda olmasını sağlar. “Hayır dile eşine (komşuna), hayır gele başına/Ne dilersen

RkJQdWJsaXNoZXIy NTU4MTc2