Azerbaycanın Kültürel Miraslarından El Dokuması, Kelağayı

346 Dr. Arzu MAMMADOVA T.C Kültür ve Turizm Bakanlığı Çoğunlukla kadınların çalıştığı bu fabrikaya ipek kozaları Şeki dâhil olmakla Azerbay- can’ın diğer bölgelerinden getirilmektedir. Devlet desteğiyle her yıl ipek koza yetiştiriciliği art- maktadır. Bu sene 500 ton ipek kozası yetiştirilmiştir. Fabikanın imalat sırları, kalite güvenliğinin korunması amacıyla içerisinde fotoğraf çekilmesi kesinlikle yasaktır. Kullanılan boyalar tamamen doğal boyalardır. Fabrikanın yanıbaşındaki mağazasında keleğayı satışı yapılmaktadır. 2 veya 3 adet çok ince ipek ipliğin bükülerek elde edilen iplikten yapılan kelağayıların günlük kullanımda önemli yeri olmuştur. Bu bağlamda kelağayı dokumaları kıyafet kültürümüzde de önemli bir yere sahip olmuştur. Araştırmalar kelağayıların bu topraklarda yaşayan kadınla- rın önem verdiği ve özenle kullandığı önemli başörtüsü olduğunu göstemektedir. Her ne kadar kadınlar kullansa da, kelağayı dokumacılığı ve üzerine baskı tekniği ile süslemeler erkekler ta- rafından yapılmaktaydı. Bu zarif eşsiz dokuma ve baskının ortaya çıkmasında terrukh (kelağayı dokumacısı), boyacı (bitmiş dokumaya boyama yapan), kalıpcı (kalıpla süsleme yapan) ve ke- lağayıcı (desen ustası) olmak üzere çeşitli meslek ustaları bir araya gelip oldukça zarif ve narin, hatta yüzüğün içinden geçebilecek bir ürün ortaya çıkarıyorlardı. İpek dokuma siyah, beyaz, soğanı, yeşil vs renklerde ve farklı ebatlarda (150x150 cm; 160x160cm) kare şeklinde dokunur, sonra ise üzerine baskı tekniğiyle desenler yapılırdı. Yaban elma, safran, sumak, frenk üzümü, sarağan vs gibi bitkiler boyar madde olarak kullanılırdı. Ağır- lığı tahminen 125 gr olan bu dokumalar son derece zarif ve yumuşacık olup, sıcak havalarda serin tutar. Kelağayı sadece başörtüsü değil, aynı zamanda düğünlerde pahalı ve önemli bir hediye, vefat etmiş kişinin tabutu üzerine serilen örtü olmuş, kavga ve ya çatışma esnasında barış gö- revlerini de üstlenmiştir. Örneğin, çatışma esnasında bir kadın kelağayısını yere bırakırsa taraflar hemen savaşı durdururlardı. Kelağayının kadınlara kattığı güzellik ve zarafetten başka farklı an- lamları da vardı. Mesela, genç kız kelağayısını sevdiği adama verdiyse, bu ölene kadar aşkına sadık olacağının işaretiydi. Kelağayının üzerine yapılan baskı için ceviz ağacı veya meşe ağacından ya da metal- den hazırlanan kalıplar kullanılır. Kalıplara desenlerine göre kazayağı, boynuz, çilek, serpme vs. denilirdi. Önce desen yapılır daha sonra boyanırdı. Kelağayı boyaması ve üzerine yapılan baskı desenleri doğal boyalarla yapılırdı. Örneğin; Şeki, Oğuz, Gebele gibi yakın bölgelerden getirilen sarağan ağacının kabukları kepek gibi öğütülerek keselere doldurulur sonra ise su dolu kazanda kaynatılıyordu. Elde edilen renkli suda boyanan keleğayı soğanı renk adlanırdı. Motif ve kompozisyon özellikleri açısından farklılıklar göstermektedir. Geometrik ve bitkisel motiflerle süslemeler yapılır. En fazla süsleme elementi olarak “buta” motifi kullanılır. Buta motifi Azerbaycan mimari ve dekoratif süslemelerinde çok yaygın kullanılmaktadır. ( Şekil 2). Genel olarak kelağayı kompozisyonlarında kullanılan motifler ve desenler yıllardır değişmez olarak günümüze kadar ulaşmıştır. Kompozisyonlarda küçük kenar suyolu veya büyük bordürler yanı sıra serpme kenar süslemeleri (Şekil 4; 7; 8), ortasında ise madalyonlar formunda veya kare içerisinde farklı geometrik, organik formunda motifler (Şekil 3; 5; 6; 9) yer almaktadır. Kelağayılar renk ve kompozisyon özelliklerine göre “Heyratı”, “Soğanı”, “nohudu”, “İstiotu”, “Albuharı”, “Abi”, “Yeleni” vs adlarını almıştır.

RkJQdWJsaXNoZXIy NzMzNDcy