Balıkçılık Folkloru- Çanakkale Geleneksel Balıkçılığı Üzerine Bir Değerlendirme

187 Balıkçılık Folkloru: Çanakkale Geleneksel Balıkçılığı Üzerine Bir Değerlendirme Genel Konular onu haşlarız. Ondan sonra bir bir ayıklarız etini. Ondan sonra köfteyi nasıl koyuyosun harcını; yani karabiberdi, maydanozdu, nane ne varsa işte köfteye koyduğun harçları koyarsın. aynı yo- ğurursun. Aynı bi balık köftesi de yaparız yani (KK9 ). Balıkçıların sık pişirdiği yemekler arasında buğulama ve pileki/pilaki bulunmaktadır. Lüfer ve palamut pilaki yapımında en çok tercih edilen balık türleridir. Şimdi buğulama suyu az. E normal domatesi rendelersin, soğanı, soğanı şey yaparak öldürürsün. Balığı koyarsın çok hafif sulu. Kapatırsın gasteyi üzerine. Öyle pişer buğu- sunlan tüpün üzerinde (KK9). Buğulamaya benzemekle birlikte pileki daha sulu bir yemek olarak tarif edilmektedir. Pileki biraz daha sulu. Yarı çorba, yarı şey gibi. Biraz suyu bol (KK9). Diğer bir pişirme tekniği de haşlamadır. Hiç içine malzeme koyma; sade tuz, bi parça yağ. Kendi suyunu da koyuyo oraya zaten o. haşlama gibi bi şey oluyo. Daha güzel oluyo (KK17 ). İstakoz ya da genel olarak böcek olarak anılan deniz canlıları iyi kazanç sağladığı için balıkçılar ancak kırık ve yaralı olmaları halinde tüketmektedirler. Suda haşlanarak yenilen ıstakozun oldukça lezzetli olduğu ifade edilmektedir. Canlı canlı suya. Haşlıyosun. Ondan sonra içini çıkarıyosun. Limon sıkıyosun üzerine, zeytinyağı (KK10-18). Geçmişte ahtapot ve sübyenin de pek yenilmediği ifade edilmektedir. Daha eskiden ahtapot, sübye, bunlar yinmez. Ama şimdi (KK. gülüyor.M.F.) öğrendi ahtapot (KK3 ). Avlanan balıkları mevsimi dışında tüketmek için kullanılan en yaygın yöntem tuzlama dır. Tuzlama için esas olarak sardalye ve kolyoz tercih edilmektedir. Bir kat balık, bir kat tuz şeklinde istiflenen balıklar bir süre bekletilmektedir. Bu bekleme süresi içinde balıkların kanı tamamen tükenince yeniden tuzlanarak, tenekelere doldurulmaktadır. Diğer bir saklama yöntemi çirozdur. Bir tür kurutma tekniği olan çiroz genellikle balıkların yağsız olarak avlandıkları mevsimde yapıl- maktadır. Yaygın olarak çirozu yapılan balıkların başında, uskumru gelmektedir. Geçmişte balık satışının zor olduğu koşullarda büyük miktarda balık yakalandığında li- manda bir şenlik havasında balık pişirilerek köylülerce yenildiği belirtilmiştir. Koca bi ateş ya- karlar. En yaşlısı oturur ora. Ondan sonra koca koca ızgaralar, doldurulur, dökülür. Büt ün köylü hep beraber yirdik (KK3 ). Karşılaştığımız bir toplu yemek geleneği de geçmişte kalmış olmakla birlikte balıkçıların topluca levrek pilavı yemeleridir. Önceden eski insanlar yapı yapıyolaamış. Şimdik gidip mesela balığa gidiyolaamış. Geliiken de devriye bakarlar önceden mesela, kimde sıra mesela. kocaman bi levreği keserler, levrek pilavı yaptırırlardı. Toplanırlardı. Ondan sonra zaten denizden gelmiş, aç; karınları aç. Haydii koca balık pilavınlan beraber yinirmiş o zaman. Eski muappetler yapılıyomuş burada. ha işte bi tane alıyolarmış, mesela kimde sıra? Mesela bu gün Erdoğan Abi’de. götürsün evine. İşte neyse yenge yapar onu, hazırlar. Getirirler b öyle meydana, haydi bakalım (KK19 ). Balıkçıların genel olarak içki içmeyi sevdikleri ifade edilmektedir. Geçmişte en çok tüketi- len alkollü içki şarap iken, günümüzde şarabın yanında rakı tüketiminin de arttığı belirtilmektedir. Ya şarap içerdik u zamanlar. Rakı, pahalı. Hep şarap (KK19). Bu nedenle balıkçı yerleşimlerin tipik özelliklerinden biri de bu yerleşimlerde genellikle balıkçıların uğrak yeri olan meyhane tarzı lokantaların varlığıdır.

RkJQdWJsaXNoZXIy NTU4MTgx