Balıkçılık Folkloru- Çanakkale Geleneksel Balıkçılığı Üzerine Bir Değerlendirme

176 Mümtaz FIRAT T.C Kültür ve Turizm Bakanlığı göstermektedir. Bölgeye yerleştirilenler adeta bu mesleği yeniden keşfetmiş görünmektedirler. 1970’li yıllarda dahi il genelinde balıkçılık yapan ve geçimini tamamen bu işle sağlayan çok az balıkçı olduğu tespit edilmiştir. Özellikle pazarlama ve dağıtım alanındaki zorluklar nedeniyle ba- lıkçılık iyi gelir getirmeyen bir uğraş olmasından dolayı balıkçıların önemli bir kısmı aynı zamanda tarım ve hayvancılıkla uğraşmaya devam etmişlerdir. Avlanma Araç-Gereç ve Teknikleri Bölgede en yaygın avlanma tekniklerinin başında ağ balıkçılığı gelmektedir. Avlanmada kullanılan ağların 70’li yıllara kadar yörede özellikle Çardak’ta, kısmen de Gelibolu’da dokunduğu bilinmektedir. Bu ağların hammaddesini pamuk ipliği oluşturmaktadır. Çardak’ta da kadınlar tara- fından dokunan bu ağların gelirini genç kızların çeyiz yapmak için kullandıkları ifade edilmektedir. Dokunan ağlar dövülmüş çam kabuklarıyla kaynatılarak boyanmaktadır. Bu ağların günümüzde olduğu gibi mantar ve kurşun gibi donanımları genellikle balıkçılar tarafından yapılmaktadır. Ağ- lara kazıl denilen keçi kılının örülmesiyle elde edilen yaka eklenmektedir. Bu yakalara kurşun ve mantar takılmaktadır. Geçmişte kurşun yerine taş, mantar yerine ise çam kabuğu takıldığı belirtilmiştir. O nedenle bazı yörelerde kurşun yaka, halen taşlık olarak anılmaktadır. Ebatları oldukça küçük olan bu ağların ömürlerini uzatabilmek için her avlanma sonrasında yıkayıp, kuru- maya bırakmaktadırlar. 70’li yıllardan sonra iplik ağlar yerini, İstanbul’dan getirilen naylon ağlara bırakmıştır. Ağların yırtılması balıkçılar arasında sakatlık olarak ifade edilmektedir. Balıkçılar yırtılan ağların onarımını meramet ve matiz olarak adlandırmaktadırlar. Matiz denilen onarımda, yırtık peteklerin gözleri örülmeden birbirine bağlanarak kullanılmaktadır. Böylece avlanmak için çok vakit kaybedilmemiş olmaktadır. Meramet denilen onarımda ise yırtılan kısımlar, gözleriyle bera- ber tekrar örülmektedir. Meramet, genellikle av dışı zamanlarda balıkçı barınaklarında, kayıkta ya da mağaza olarak adlandırılan ağların konulduğu küçük kapalı mekânlarda yapılmaktadır. Ağla- rın boyları ya da derinlikleri hesaplanırken balıkçılar genellikle kulaç ölçüsünü kullanmaktadırlar. Bir kulacın uzunluğu hakkında farklı rakamlar verilmekle birlikte 1,5 ile 1,80 metre arasında kabul edilmektedir. Ağın gözleri ise milimetre olarak hesaplanmaktadır. Ağların göz açıklıkları avlana- cak olan balığın türüne göre değişmektedir. Ağ avcılığında ağın bırakılma anının belirlenmesi oldukça önemli ve ustalık isteyen bir karardır. Bu kararı reis verir ve genellikle mola ya da koyver komutuyla bunu bildirir. Günümüzde ağlar da genellikle reislerin denetiminde olduğundan bu komuta gerek olmaksızın ağlar bırakılabilmektedir. Zira ağların bağlı olduğu ağırlık taşı günü- müzde genellikle sarkık vaziyette ve bir sicimle sabitlenerek, sicimin ucu ise kamarada bulunan reisin elinde olacak şekilde kullanılmaktadır. Ağın bırakılma anı genellikle balığın ortalama hızına dikkate edilerek hesaplanmaktadır. Böylece ağa çarpan balığın dolaşarak ağı aşması için gerekli olan süre zarfında ağın bir daire oluşturacak biçimde kapatılması gerekmektedir. Ağ atıldıktan sonra genellikle denizin açığından kıyıya doğru dönülerek daire oluşturulmaktadır. Bölgede kullanılan diğer bir avlanma tekniği çaparadır (çapari). İğne ve kuş, horoz gibi hayvanlarının tüyleri kullanılarak hazırlanan bir tür olta olan çaparide, balıklar tüyü yem zannede- rek yemeye çalışırken avlanırlar. Yine bir diğer avlanma tekniği olan paragat , ana gövdeye belli aralıklarla bağlanan iğneli oltalarla gerçekleştirilmektedir. Bu oltaların uzunluğu bir kaç yüz metre ile binlerce metreye uzayabilmektedir. Bu avlanma tekniğinde canlı yem kullanılmaktadır. Bu tek-

RkJQdWJsaXNoZXIy NTU4MTgx