Balıkçılık Folkloru- Çanakkale Geleneksel Balıkçılığı Üzerine Bir Değerlendirme

178 Mümtaz FIRAT T.C Kültür ve Turizm Bakanlığı başarılı bir avdan bahsetmek mümkün olabilmektedir. Bunu anlayabilmek için de geleneksel ba- lıkçıların kullandığı araç iskandil dir. İskandille bulunulan yerin derinliği ölçülerek, ağ atmaya uy- gun olup olmadığına karar verilmektedir. İskandil aynı zamanda yoğun sisin olduğu durumlarda kıyıya ulaşmak için kullanılan araçlar arasındadır. Belli aralıklarla suya bırakılan iskandil kıyıdan uzaklaşıldığı ya da yakınlaşıldığı konusunda balıkçılara fikir vermektedir. Günümüzde ise derinli- ği anlamak için radar sistemleri yaygın olarak kullanılmaktadır. Bölgede geçmişte yaygın olarak kullanılan dramatik avlanma tekniklerinden biri dinamit avcılığıdır. Çanakkale savaşları sırasında batırılmış olan gemilerdeki cephanelerden elde edilen patlayıcı maddelerle iptidai yöntemlerle yapılan dinamitlerin, fitili ateşlenerek, balık sürülerinin arasına atılmasına dayanan bu teknik, hem balık hem de balıkçılar için trajik sonuçlar üretebil- mektedir. Bu teknikle avlanan balıkların çok azının toplanabildiğini belirten balıkçılar, aynı za- manda bazı kazaların yaşanması sebebiyle uzuvlarını, hayatlarını kaybeden çok sayıda balık- çının olduğunu belirtmişlerdir. Günümüzde tamamen terk edilmiş olan yöntem geçmiş yıllarda yaygın olarak kullanılmıştır. Balıkçılar balık avlama yerlerini karacı geçmişlerinden tevarüs eden deyimleriyle mera olarak adlandırmaktadırlar. Bu meralar genellikle, karada karşılık geldikleri yerlere göre adlan- dırılmaktadır. Bostanlık, Şahmelek, Kirazlıdere, Fırıncık, Koyun Limanı, Bozburun gibi adlarla anılan bu meralar hemen bütün yöre balıkçıları tarafından bilinmektedir. Geçmişte balık avlamada kullanılan tekniklerden biri de ırıp ya da manyat olarak adlan- dırılan tekniktir. Bu teknik düz kıyılarda uygulanabilmektedir. Özellikle sardalye avlamak için kul- lanılan ufak gözlü ağ, bir sandalla kıyıya yakın dökülerek, ağın uçlarına bağlı halatlarla kıyıdan çekilmektedir. Tamamen insan gücüne dayanan bu teknikte neredeyse köyün bütün erkekleri yardımlaşmakta ve çekilen balık çalışanlar arasında pay edilmektedir. Balıkçılar Tekneyi idare eden kişiye ki bu genellikle tekne sahibi olmaktadır reis olarak hitap edil- mektedir. Günümüzde kaptan tabiri de kullanılmaktadır. Reisin yanında çalışanlara tayfa ya da gemici denilmektedir. Balıkçılık genellikle usta-çırak ilişkisi içerisinde öğrenilmektedir. Çocuk denilebilecek yaş- ta tayfa olarak reisin yanında çalışmaya başlayanlar, gözlem yaparak ve sorular sorarak mesleği öğrenmeye çalışmaktadırlar. Görüştüğümüz balıkçıların önemli bir kısmı bu işi genellikle dede, baba, amca gibi aile büyüklerinden öğrendiklerini ifade etmişlerdir. Tekne ya da kayıkta yeni çalışmaya başlayan tayfaya genellikle temizlik ve getir-götür işleri yaptırılmaktadır. Zamanla ba- lıkçılığı öğrenen tayfanın aşması gereken en önemli eşik ağ tamirini öğrenmesidir. Ancak o za- man tayfa yetişmiş bir eleman olarak kabul edilmektedir. Yapılan derlemelerde özellikle tayfanın akrabası olmadığı durumlarda reislerin, tayfaya bilgilerini aktarırken ketum davrandıklarına dair anlatımlarla da karşılaşılmıştır. Reisler, yetişecek olan tayfaların kayıklarından ayrılarak rekabet etmek durumunda kalabilecekleri korkusu ile ketum davrandıkları ifade edilmektedir. Geçmişte iki ya da üç kayıkla yapılan avlanmalarda ortalama 8-10 kişi çalışırken, günü-

RkJQdWJsaXNoZXIy NTU4MTgx