Bir Öğretme-Öğrenme Sistemi Olarak 'Meşrep'lerden 'Meşk'e Halk Türkülerinin Yaşama Ortamı ve Günümüze Ulaşmasında Uygulanan Yöntemler

165 Bir Öğretme-Öğrenme Sistemi Olarak ‘Meşrep’lerden ‘Meşk’e Halk Türkülerinin Yaşama Ortamı ve Günümüze Ulaşmasında Uygulanan Yöntemler Müzik, Oyun ve Eğlence lüzumsuz konuşan kişiler için “meşrep görmemiş (meşrep körmigen)” denilmektedir (Öger, 2014: 73). Aslında bu atasözü her şeyi açık ve net olarak anlatmaktadır. Kültürel öğrenme ve öğret- me sistemi kökleşmiş bu geleneğe güvendiklerini de ortaya koymaktadır. Sistemin içyapısında arkadaşlık, kardeşlik, birbirine saygı, vatanseverlik, yardımseverlik, öz güven, sosyalleşme, kül- türünü tanıma gibi manevi değerlere sahiplik, dayanışma, tahammül edebilme, eğitim değerleri sistemi günümüz modern çağında vermeye çalıştığımız değerler bütünü ile de ne kadar örtüştü- ğünün göstergesidir. Meşrep-Meşk ve Kültürel İcra Ortamlarında Öğrenme ve Öğretme Siste- mi Türk Müziğinin (halk musikisi) ilk yazılı nota örneklerinin 17. Yüzyıl’ da olduğunu biliyo- ruz. Ali Ufkinin Mecmua-i Saz-ı Söz adlı eseri notalı sistemin en değerli hazinesi kabul edilebilir. Notanın kullanılmadığı dönemler için sistemin nasıl ve ne şekilde olduğuna ilişkin bilgileri anla- mamız için sözlü kültür geleneğinde uygulanan halk eğlencelerini incelemek şarttır. Bu sistemde karşımıza özünde ezbere dayalı bir yöntemin kullanıldığını anlamak mümkündür. Bunu anlamak için Türk kültür hayatında binli yıllardan itibaren varlığı tespit edilen eğlence merkezli kültürel icra ortamlarında aramak gerekir. Kürsübaşı, Sıra Gecesi, Oturak Âlemi, Barana, Yaren gibi müzik ağırlıklı uygulamalarda meşk öğretme sisteminin varlığı göz ardı edilemez. Buradaki öğrenme ve öğretme sisteminin bir bakıma meşk sistemi ile birçok yönden benzerlik arz ettiği gayet açık- tır. Türkülerin icra şekilleri çalış ve üslupları görerek, yaşayarak, tecrübe ederek, deneyerek ve hepsinden önemlisi uygulayarak kültürel belleklere kazınmakta ve kalıcı tesir oluşturmaktadır. Bu yolla öğrenilen türkü-ezgi kalıplarının devamı ve sürekliliğini de sağlanmaktadır. Meşk te de böyledir. Tekrar ve hafıza esasına dayanan meşk sistemi, notanın kullanılmadığı zamanlarda iş- levsel olup, binlerce eser ve üslûbun asırlarca sonraya taşınmasını sağlamıştır. Bir musiki eğitim sistemi olan meşk, dönem içinde metod olarak, hafızaya verilen önemi göstermenin yanında, bir üstattan öğrenmenin de içinde olduğu “bir eserin güftesine uygun bir ifade tarzı ile bestelendiği makamın özellikleri de dikkate alınarak, usûl ve formun bozulmadan ve bestekârın estetik anla- yışına saygılı kalmak kaydı ile icracının kendi estetik anlayışını da katarak icra ettiği” bir modeli, üslûbu da sunar (Gerçek, 2008: 151-158). Türkü icralarında ezgisel melodik yapıların hafızaya alınıp sürekli tekrar edilerek öğrenil- mesi esasına dayalı icra ortamlarında yöntemin aslında tam bir kurallar silsilesi olduğu gerçeği vardır. Ancak başka bir gerçeği de vurgulamak gerekir ki yazılı ve notaya dayanmayan müzikal bilgilerin zaman içerisinde çok farklı değişim geçireceği açıktır. Türkülerin içinde bulunduğu sözlü gelenek, söyleyene hem ezgisinde hem de sözlerinde kendine göre değişiklikler yapma imkânını verir. İki türkücü tarafından aynı şekilde söylenen ve iki ayrı köyde derlenip de tamamen uygunluk gösteren hiçbir türkü yok gibidir (Franz, 1975: 86-94). Erhard Franz Türk Halk Türküsü Sanatından Örnekler İcadiye’den Üç Seçme Türkü Metni (Der tslâıh, Nr: 52, Berlin, 1975, s. 86 • 94)’ dan çeviri (Öztürk: 1995). Buna rağmen yüz yıllar boyunca türkülerin günümüze kadar nasıl geldiğine ilişkin elimizde geleneğin icra edildiği kültürel mekânlar, âşıklar, ozan, kaynak kişiler, düğün geleneği vb. uygu-

RkJQdWJsaXNoZXIy NzM2ODUz