Demir Çağı

1.6.1.3. Dil ve Din Anahtar Kelimeler: Hitit Hiyeroglifi, Luwice, Assurca, Fenikece, Aramice, Batı Semitik, Kubaba, Fırtına Tanrısı. Hitit İmparatorluğu’nun M.Ö. 1200’lerde yıkılması ile birlikte, Hititlerin kil tabletler üzerine yazı yazma geleneği de ortadan kalkmıştır. Buna karşın Hitit İmparatorluk Dönemi’nde olduğu gibi, kesintisiz olarak Geç Hitit Beylikleri Döneminde de anıtsal yapıtlarında hiyeroglif yazısı ile yazma geleneği devam etmiştir. Bu dönemde hiyeroglif yazısının, anıtsal yapıtların yanı sıra, sayıları çok az da olsa kurşun şeritler üzerine yazmakta da kullanıldığı bilinmektedir. Elde edilen yazıtlardan anlaşıldığı kadarıyla, sadece Geç Hitit Beylikleri dönemi yönetici sınıfı değil ama, halk topluluklarının büyük bir çoğunluğu da Luvice konuşmaktaydı. Hitit hiyeroglif yazıtlarının çözümüne kaynaklık eden en önemli belge, Karatepe-Azatiwatta’da ele geçen Hitit hiyeroglifi ve Fenikece yazılmış çift dilli yazıttır. Ayrıca Zincirli ve civarında ele geçen Batı-Semitik yazıtlar, bölgede Aramice konuşan diğer toplulukların varlığını da göstermektedir. Hiyeroglif ve Batı-Semitik yazıtlar, dönemin tarihini, toplum yaşamınının yanısıra dini inanç sistemi hakkında da bilgiler vermektedir. Bu yazıtlarda ve arkeolojik belgelerde, özellikle de heykeltraşlık eserlerinde, Hitit İmparatorluğu’nun çöküşünden sonra, Hitit kültüründe karşımıza çıkan bazı kül ve mitosların, Geç Hitit Şehir Beylikleri tarafından yaşatıldığını göstermektedir. Hitit tarihinin başlangıcından itibaren devlet panteonunun baş tanrısı Hatti’nin Hava Tanrısı’dır. Şehir Beylikleri döneminde de bu gelenek devam etmiştir. Anadolu’da ve Kuzey Suriye’de kuru tarımın yapıldığı yerlerde yağmuru yağdıran, toprağı yağmuruyla verimli kılan tanrı, Hava Tanrısı’dır. O, yağmur yağdırmadığında kuraklık ve kıtlık olur, onun içindir ki Hava Tanrısı, bu bölgelerin tanrılar topluluğundaki en önemli tanrıdır. Malatya Arslantepe ve Halep kabartmalarında, Hitit İmparatorluk dönemininin İmamkulu Kaya Kabartmasında olduğu gibi, Hava Tanrısı, iki boğa tarafından çekilen arabasıyla ya da Hititlerin de pek sevdiği İluyanka mitosu içinde betimlenmiştir. Çoğu zaman ise, kendisini temsil eden boğa, tek veya çift olarak heykeltraşlık eserlerinde karşımıza çıkar. Hava Tanrısı, hemen hemen aynı ikonografik özellikleri göstererek, Jupiter Dolikhenus olarak Kommagene’den Romalı lejyonerler yoluyla Avrupa’ya da ulaşmıştır. M.Ö. III. Binden itibaren Karkamış şehrinin baş tanrıçası olan Kubaba, Geç Hitit Beylikleri döneminde de en çok saygı gören tanrılardan birisidir. Kutsal hayvanı arslan üzerindeki tahtında oturan Kubaba, arkasında onunla aynı ikonografiye sahip rahibeleriyle betimlenmektedir. Kubaba bazen doğulu” Aphrodite şekliyle, bazen de kanatlı Nike olarak, varlığını kesintisiz bir şekilde Hellenistik devre dek aktarmıştır. Eski Hitit sanatından itibaren karşımıza çıkan “Kırların Koruyucu Tanrısı” gibi yerli tanrıların yanısıra, çok daha erken dönemlerden itibaren bilinen Kuzey Suriyeli “Çıplak Tanrıça”, Aramilerin baş tanrısı “Hadad”, Harranlı Ay Tanrısı “Sin” ve denizaşırı ilişkiler sonrasında bölge panteonuna girmiş olan Mısırlı “Bes”, bölgenin kültürel yapısının ve dini inanış sisteminin ne kadar kozmopolit olduğunun kanıtlarıdır.

RkJQdWJsaXNoZXIy NzM2ODUz