Dördüncü Sanayi Devrimi ve Gelenek Kültürü

215 Dördüncü Sanayi Devrimi ve Gelenek Kültürü Genel Konular ğı nedeniyle hızla genişlemekte ve zenginleşmektedir. Dolayısıyla kültür aktarımı ve kültürle(n) me gibi olguları, mucizelerin ve köklü değişmelerin sıradanlaştırıldığı dijital/sanal/siber çağda yeniden tartışmak gereklidir. Özetle eğitim, kültürle(n)me veya kültürel bellek aktarımının yeni teknolojik araçlarla ve ortamlarda nasıl gerçekleştiği veya gerçekleşeceği konusunun ayrıntılı bir şekilde ele alınması faydalı olacaktır. Kayıt teknolojilerinin gelişmesiyle başlayan süreç bugün kültürel belleğin dijitalleştirilme- siyle devam etmektedir. Bugün insani ve doğal belleğin, dolayısıyla kültürün dijital teknolojilerle bütünlüklü, güvenilir, kullanışlı ve tarafsız bir şekilde saklanabileceği ortaya çıkmıştır. Gelenek aktörü, bir yanıyla kökensel hatırlamadan (geleneğin ana çatısının, deneyim ve bilgi yaratma yön- teminin, kültürel yaratma-aktarım-icra-değiştirme ana çatısının hatırlanmasından), diğer yanıyla da rastlantısal etkileşimlerden, sıradan hatalardan, yanılmalardan ve kalıp-dışılıklardan beslene- rek yaratma eylemini gerçekleştirmiştir. Yeni dönemde kültürel yaratıcılığın kaynaklarından biri olan insani hata, ortadan kalkmaya başlamıştır. Dijitalleşen kültürel bellek ve teknolojileşen etki- leşim bağlamı, geleneksel yaratım ve icra/aktarım süreçlerini değiştirmektedir. Aslında gelenek kültürü, kültürel belleğin yeni bağlama uygun olarak işlenmesinin, uyumlu hale getirilmesinin ürü- nüdür. İnternet, genel olarak kültürün, dolayısıyla gelenek kültürünün materyale dayalı öncüleri gibi (kitap vb.) dijital derin dondurucularına/depolarına dönüştürülmektedir. Belleği değişen gele- neğin ve temsilcilerinin farklılaşması doğaldır. Son dönemdeki gelişme ve değişmeler özellikle toplumsal yapıyla birlikte devlet sistemini ve işleyişini de etkilemektedir. Yeni teknolojilerin benimsenmesi ve yayılmasında ülke yöneticilerinin hukuk, politika, eğitim ve iletişim gibi farklı alanlardaki düzenlemeleri oldukça önemlidir. Şeffaflık, verimlilik, hızlı yönetişim, bireyselleşme ve uyarlanma hızı gibi olgular devlet sistemini değişime zorlamaktadır. Devletin yapısında ve işleyişinde meydana gelenek değişiklikler kültürel alanı da etkilemektedir. Nitekim devlet sistemindeki dijitalleşme/sanallaşma olgusu kültürel destekçilik ve fikri mülkiyet alanlarında yeni düzenlemeleri gerekli kılmaktadır. Hukuk alanındaki düzenle- melerin yavaş ve uzun zamanda gerçekleşmesi, belirtilen düzenlemelerin gecikmesine neden olmaktadır. Yine bu tür küresel boyuta sahip konularda uluslararası işbirliği zorunlu hale gelmiş- tir. Kültürel güvenlik, dijitalleşmiş ve hiper bağlantı temelli yeni çağın en temel alanlarından biri olarak belirginleşmektedir. Kültürel güvenlik, kültür ve güvenlik ilişkisi, güvenliğin kültürel boyutu, kültürün güvenlik işlevi gibi konuların 21. asrın bağlamına göre yeniden ele alınması gereklidir. Yeni çağın getirdiği kültürel sorunlara siber hukuk kapsamında çözümler üretilebilmelidir. Diğer yandan sözü edilen siber etkileşimler, dolayısıyla fırsatlar ve sorunlar, insanlığın yeni ortaklıkları- nın doğmasına neden olabilecektir. İnsanlığı sorunlar ve çözümler de bir araya getirebilir. Sanal ve dijital gerekliliklere göre yeniden uyarlanan hukuk, toplumsal gelenekleri de değiştirebilecektir. Anonimliğin hızla dijitalleştiği/sanallaştığı, sanalın/dijitalin anonimleştiği ve yaygınlaştığı bu yeni süreçte özellikle gelenek kültürünün fikri mülkiyet haklarının korunması, daha da önemli hale gelmektedir. Ayrıca yeni sorunların, yeni kültürel çözümlerin, dolayısıyla yaratmaların da kayna- ğını oluşturduğu unutulmamalıdır. Diğer bir ifadeyle kültür, yenilik kökenli insani uyum sorunları için yaratılan çözümler bütünü olarak tanımlanabilir. Aslında gelenek kültürü, yeniliklere uyum çabalarıyla dönüşerek ve yenilerek geçmişten geleceğe aktarılmaktadır. Kültürel yayılmacılık bugün dijital teknolojiler ve bağlamlar aracılığıyla gerçekleştirilmek-

RkJQdWJsaXNoZXIy NTU4MTgx