Dördüncü Sanayi Devrimi ve Gelenek Kültürü

223 Dördüncü Sanayi Devrimi ve Gelenek Kültürü Genel Konular paylaşılırken mahremiyet alanının tanımı ve sınırları belirsizleşmektedir. Günümüzde bireyler ve toplumla ilgili pek çok veriye (sosyo-ekonomik, politik ve kültürel tercihler, davranış ve tüketim ka- lıpları vb.) kolaylıkla ulaşılabilmektedir. Yeni çağda kimliğin gizlenmesi güçleşmektedir. Sanal-di- jital bağlamda ücretsiz hizmetlerin (ki sanal-dijital dünyadan karşılıksız yararlanılamaz) karşılığını kimlik bilgilerinizle öderken gelenek kültürü kapsamında temsilcilerinden veya meraklılarından herhangi bir bedel (ücret veya özel bilgi) talep edilmez. Aslında gelenek kültürü, sanal-dijital dünyanın sunamadıklarını sunar. Burada yasadışı mahremiyet ihlalleri ile ilgili bilgilendirici site ve uygulamaların yaygınlaştırılmasına işaret etmek gereklidir. Güvensiz bağlam, birey ve toplumu, dolayısıyla kültürü olumsuz etkiler. Benzer sorunlar toplumsal- kültürel kimlik alanında sanal-di- jital dünyada istismarlarla ortaya çıkmaktadır. Sürekli gözetlenme olgusuyla uysallaştırılan birey ve toplum mahremiyetini de kaybetme korkusuyla dengesini kaybedebilir. Bugün internette pek çok köy sitesinde yerelin ebesinin sandığını kendi eliyle açtığı gözlenmektedir. Böylelikle gelenek kültürünün yarattığı gizem ve büyü, sanal ağlarda sahiplerince bozulabilmektedir. Bu durumun toplumsal, psikolojik, politik ve de kültürel boyutları bulunmaktadır. Kültürel benliğin ve kimliğin dijital dünyada nasıl değişeceği ve dönüşeceği sorunu oldukça önemlidir. Bu etkinin bozucu mu, yoksa geliştirici mi olacağı konusu teknolojinin kullanım biçimi ve amacı belirleyecektir. Gelenek kültürü geçmişte olduğu gibi bugün ve gelecekte de birey ve topluluk açısından mahremiyetin, huzurun ve güvenliğin korunmasındaki işlevini sürdürmeye devam edebilir. Sonuçta gelenek kül- türü ortak mahremiyet içeriklerini de kapsamaktadır. Teknolojik ilkelerin zaman içinde kültürel normların tamamen veya kısmen yerini alıp al- mayacağı konusu belirsizliğini korumaktadır. Bireyler bilinçli veya farkında olmaksızın teknolojik ilkelerle zamanla daha uyumlu hale gelebilmektedir. Sözü edilen uyumun oranı ölçüsünde kültü- rel yaşam değişmektedir. Örneğin sosyal medya ilkelerine uymak kullanıcılar için bir zorunluluk- tur. Aksi halde sosyal medyada yer alınamaz. Buna karşılık gelenek kültürü normlarına uymak konusunda, bağlam ve işlev değişmelerinin de etkisiyle esnek davranılabilir. Bu durum gelenek kültürünün toplumsal ve bireysel yaşamı düzenleme işlevinin etkisizleşmeye başladığını, son dönemdeki gelişmeler bu sürecin daha da hızlandığını ortaya koymaktadır. Dijital devrim gelenek kültürünün parodileştirilerek fosilleştirilmesine neden olabilir. Ge- leneği oluşturan kalıplaşma eğilimi ile gelenek dışı dinamiklerin geleneği kalıplaştırması fosil- leştirme sürecini hızlandırabilir. Geleneğin bugününün ve geleceğinin yeni kalıplaşmalar ve kat- manlaşmalar nedeniyle belirsizleştiği ifade edilebilir. Her kültür bir öncekini/lerini fosilleştirmeyi hedefler. Bu süreç geçmişe ait olanın işlevsizleştirilmesi, anlamının belirsizleştirilmesi, hatta mizahileştirilmesi şeklinde görülür. Nitekim yazılı-basılı kültür, beslendiği sözlü kültürü zamanla fosilleştirmeye çalışmıştır. Dördüncü sanayi devriminin dijital kültürü de kendisinden önceki kül- türleri fosilleştirme eğilimine sahiptir. Buna karşılık gelenek kültürü sürekli güncellenerek ve da- mıtılarak geçmişten bugüne taşındığından, dijital veya yazılı/basılı kültürdeki gibi atıl ve gereksiz bilgi, ürün ve uygulama içermez. Dijital bellek güncellenirken atıl atık içerik üretir. Gelenek kültürü etkileşimler halindeki paydaş gelenekler bütünüdür. Gelenekler arasın- da kültürel genetikten kaynaklanan bağlar bulunur veya bu bağlar kültürel genetiği oluşturur. Bu nedenle gelenek kültüründe çeşitlilik, birbiriyle etkileşim içindeki kökensel bağlılıktan doğar. Dijital kültürün bölünmüşlüğü karşısından gelenek kültürü birbirini tamamlayıcı ve bütüncül bir

RkJQdWJsaXNoZXIy NTU4MTgx