Dördüncü Sanayi Devrimi ve Gelenek Kültürü

224 Prof. Dr. Nebi ÖZDEMİR T.C Kültür ve Turizm Bakanlığı yapı arz eder. Bu yapı nedeniyle gelenek kültürü değişim- dönüşüm için gerekli olan yeni bağ- lamlara uyum konusunda esnektir. Gelenek kültüründe işlevsellik egemendir. Yazılı- basılı kül- tür gibi elektronik kültür de kalıplaşmaya sanıldığının aksine daha çok eğilimlidir ve kalıpların çokluğundan ve çeşitliliğinden bu durum genellikle örtülmekte veya fark edilmemektedir. Diğer yandan dijital kültürel bağlam etkileşim alanını belirlediğinden geleneği oluşturan kültürel genetik üzerinde bozucu etkiler yapabilir. Bu bağların gevşemesi veya çözülmesi gelenek kültürünün etkisizleşmesine yol açabilir. Paylaşmak, kültürün özünü ve yaratılma gerekçesini meydana getirir. Gelenek kültürü etkileşim bağlamındaki paylaşımların bütünüdür. Ağ kültürü de paylaşım üzerinde kurulmuş ve gelişmiştir. Her dönemin paylaşım biçimi ve içerikleri farklıdır. Gelenek kültüründe canlı/doğal sözün (ses ve hareket) eşzamanlı paylaşımı, yazılı- basılı kültürde ise kayıtlı sözün art zamanlı paylaşımı esastır. Dijital- sanal kültür bağlamında içeriklerin (işitsel, görsel, görsel-işitsel) eş veya art zamanlı olarak paylaşımı mümkündür. Bu nedenle elektronik kültür, sözün teknolojileştiği ikinci sözlü kültür olarak tanımlanmıştır (Ong, 1995). Son iki kültür dönemiyle birlikte teknoloji- nin paylaşımdaki payı ve etkisi artmaya başlamıştır. Dördüncü sanayi devriminin yaşandığı 21. asrın başında ise gelenek kültürünün özünü oluşturan doğal, canlı, yüz yüze iletişim/etkileşim/ paylaşım bilişim teknolojilerinin etkinleşmesi ve yaygınlaşmasıyla önemsizleşmektedir. Gelenek kültürünün doğal ve topluluk merkezli paylaşımları yerine teknoloji ve tekillik merkezli paylaşımlar öne çıkmaktadır. Dolayısıyla da gelenek kültürü aktörlerinin topluluk adına gelenek yaratıcılığı, temsilciliği ve rehberliği işlevleri kaybolmaktadır. Doğal ve canlı icra ortamlarındaki temsilcileri sayesinde gelenek kültürü belleği geçmişten bugüne ve geleceğe taşınmaktadır. Yazılı- basılı kültürde ise genellikle kayıtlı ürünlerle (mermer kitabeler veya anıtlar, kil tabletler, yazmalar, basmalar vb.) kültürel bellek depolanır, paylaşılır ve aktarılır. Fonograf, fotoğraf, plak, film, video vb. ürünler sayesinde öncelikle sözlü kültürel bellek, kağıt belleğinin yerine, farklı türden yapay belleklere aktarılarak yaşatılmaya başlanmıştır. 3. Sa- nayi devriminin özü durumundaki bilgisayar alanındaki gelişmeler sayesinde hiper veri bellekle- rinin yaratılması mümkün hale gelmiştir. Son dönemde nesneler interneti, bulut bilişim ve yapay zekâ gibi alanlardaki gelişmelerle veri üretimi, depolanması ve paylaşımı süreçlerindeki insana ve materyale bağımlılık ortadan kaldırılmaktadır. Bugün algoritmalar sadece veri üretimi ve de- polanması aşamalarında değil, veri işleme/anlamlandırma, kullanma ve yönetimi kademelerinde de görev yapmaya başlamıştır. Bir başka deyişle geleceğin kültürel belleği tamamen insani üre- timlerden oluşmayacağı söylenebilir. Kültürel belleğin yapaylaşması/dijitalleşmesi, doğal olarak kültürel bellek kaynaklı yeni yaratma faaliyetleri de değiştirmektedir. Hatta yeni kültürel üretimle- rin algoritmaların eseri olabileceği ileri sürülebilir. Yakın dönemde yapay zekâ ürünü romanlara, tiyatro eserlerine, film senaryolarına, köşe yazılarına, müzik eserlerine, karikatürlere, animasyon- lara, elektronik oyunlara, moda tasarımlarına vb. rastlamak olağan hale gelebilecektir. Robotlar, rutin işleri çoktan insanlardan devralmıştır. Bir de buna yaratıcılık faaliyetlerinin yapay zekânın eline geçmesi eklenmektedir. Bu süreçte insanın kendisiyle ilgili işlev, anlam, değer, hatta varlık sorgulamaları ise geleceğin temel etik tartışmalarının temelini oluşturacaktır. Gelenek kültürünün insani belleği, sürekli değişim ve dönüşüm halindeki dinamik ve canlı bir belleği ifade eder. 21. asrın başındaki dijitalleşme ile birlikte kültürel bellek ebedi dijital bir bel-

RkJQdWJsaXNoZXIy NTU4MTgx