Dördüncü Sanayi Devrimi ve Gelenek Kültürü

225 Dördüncü Sanayi Devrimi ve Gelenek Kültürü Genel Konular leğe dönüşmeye başlamıştır. Bugün dijital mirastan veya sanal bağlamdaki dijital ayak izlerinden söz edilmektedir. Bu durumun gelenekler üzerindeki etkileri yeni yeni tartışılmaya başlanmıştır. Bu durumun öncül belirtilerini eski medya teknolojileri bağlamında yapılan kayıtların etkilerinde bulmak mümkündür. Örneğin plak, kaset veya radyo-tv yayını kayıtlarındaki bir gelenek çeşit- lemesinin baskın hale gelerek canlı anlatım ve gösterimleri belirsizleştirdiği gözlenmiştir. Bu tür teknolojik kayıtlar, dolayısıyla yeni dönemin dijitalleşme eğilimi geleneğin özünü oluşturan çe- şitlenme özelliğini güçsüzleştirebilir. Dijital çağın ağ protokolleri, kalıpları ve kuralları ile yaşam- daki standartlaşmayı artırması da bu süreçte etkili olabilecektir. Nesnelerin interneti bu değişim sürecini daha da hızlandıracaktır. Aynı şekilde dijital varlık ve kimliklerin, dahası tüm dijital-sa- nal yaşamın sürekli güncellenmesi geleneğin anonim belleğiyle olan bağlantının zayıflamasına neden olabilir. Diğer yandan aşırı bireyselleşme, gelenek kültürünün özünü oluşturan anonimli- ğin belirsizleşmesini veya yeniden biçimlendirilmesini (dijital/sanal/siber anonimlik) beraberinde getirebilecektir. Sanal bağlamda yeni ortaklıklar bütünü “sanal-dijital anonimlik” temelinde yeni siber topluluklar oluşturulmaktadır. Nitekim milyonları bulan nüfuslarıyla (Facebook’un 1,4 mil- yar nüfusuyla Çin’i geçerek dünyadaki en çok nüfusa sahip oluşumdur; http://mccrindle.com.au// the-mccrindle-blog/social-media-and-narcissism; Schwab 2016: 136) sosyal medya sitelerinin, yeni küresel çağın siber toplulukları olarak belirginleştikleri gözlenmektedir. Bu arada ortak/ka- musal ve özel alanlar/olanlar şeklindeki ayrımlar da yeniden tanımlanmakta ve belirlenmektedir. Gelenek kültürü bağlamında bir temel ve yörünge üzerinde uzun zamanlı değişim ve dö- nüşümler ortaya çıkarken, dijital- sanal kültürde hızlı ve sürekli değişim yüceltilmektedir. Sözü edilen kültürler arasındaki uyumsuzluk özellikle geçiş nesillerinin kültürel yaşamını etkilemekte- dir. Son dönem hariç, önceki değişme ve dönüşüm dönemleri onlarca yılı aldığından kuşaklar ge- nellikle ortak kültürde yetişmişlerdir. Bu nedenle de kuşaklar arası geçişlerde, dolayısıyla kültürel eğitim ve aktarım süreçlerinde fazla bir sorunla karşılaşılmamıştır. Buna karşılık son dönemde değişim ve dönüşümler birkaç yıl gibi bir sürede gerçekleşmekte, dolayısıyla da X, Y, Z ve Alfa kuşakları arasındaki kültürel çatışmalar daha sık ortaya çıkmaktadır. Farklı zaman ve hız algıla- malarının esas olduğu kültürel dönemlerde yetişen kuşakların bir arada yaşamasından kaynak- lanan denge sorunlarının giderek daha da belirginleştiği gözlenmektedir. Bu dengesizlik ve baskı kültürel yaratım ve paylaşım süreçlerini farklı şekillerde etkilemektedir. Yaşanılan çağa uyum ve uyumsuzluktan kaynaklanan farklı türden kültürel yaratmalar ortaya çıkabilmektedir. Bu açıdan bakıldığında yaşam, dolayısıyla kültür uyum ve uyumsuzluk etkileşimlerinden oluşmaktadır. Gelenek kültürü sahiplerine dünyayı ve yaşamı daha basit ve anlaşılır kılar. Gelenek kül- türünde hayat bütüncül olarak algılanır ve yaşanır. Diğer bir ifadeyle gelenek kültürü aracılığıyla bireysel ve toplumsal yaşam bütünleştirilir. Belki de bütünleştirici işlevi sayesinde gelenek kültürü canlı ve çekici bir şekilde geçmişten bugüne ve geleceğe taşınmaktadır. Bunun karşısında ise 21. asrın hiper bağlantılı, sürekli değişen, karmaşıklaşan ve parçalı hale gelen yaşamı durmaktadır. Ancak bu değerlendirmelerin eskiyen kesimlere özgü olduğu, dijital nesiller için pek bir anlamının olmadığı da burada vurgulanmalıdır. Belki de eskinin/eskiyenlerin egemenliği, özellikle sosyal bilimlerdeki gelişmenin önündeki engellerin temel kaynağını oluşturmaktadır. Geçmişin sözde tekinsiz bahçesinde dolaşanlar ve işlevsiz verilerle oyalananlar için bugün ve gelecek genellikle kaostan ibarettir. Gerçek bilim insanları, yetiştikleri bağlamı aşarak olguları çağlar üstünden de- ğerlendirebilenlerdir. Özetle geçmiş gibi, bugün ve gelecek de gerçekçi ve tarafsız yaklaşımlarla

RkJQdWJsaXNoZXIy NTU4MTgx