Dördüncü Sanayi Devrimi ve Gelenek Kültürü

227 Dördüncü Sanayi Devrimi ve Gelenek Kültürü Genel Konular Sanal/dijital gerçeklik alanındaki gelişmeler bireysel ve toplumsal gerçeklik algısını kökünden değiştirmektedir. Sonuçta doğal gerçekliğe dayanan gelenek kültürünün sanal-dijital gerçeklik karşısındaki durumu henüz tartışılmadığından açık değildir. Gerçeklikten ayrılış destancının da, yazarın da ve elektronik oyun tasarımcısının da temel çıkış noktasını oluşturur. Dolayısıyla gerçekliği değiştirmek yerine sanal ve dijital oyun gerçekli- ğine katılmak daha kolay ve bedelsiz olarak algılanmaktadır. Tasarımlarda sözlü ve yazılı/basılı kültürün gerçeklikten ayrılış belleğinden de yararlanıldığı düşünüldüğünde, elektronik oyunların çekiciliği ve etkisi daha iyi anlaşılacaktır. Yeni dönemde yapay zeka, insanoğlunun yeni oyun arkadaşı haline gelmiştir. Gerçeklik ve hayal arasında konumlanan oyunun esnek ve hoşgörülü dünyasında yapay zeka kolaylıkla oyun arkadaşına dönüşebilmekte ve bu durum da yadırganma- maktadır. Bireysel ve toplumsal uyum, oyunlaştırmanın eseridir. Kültür değişmelerinin yıkıcı et- kileri mizah ve oyunla giderilerek birey ve toplum sağaltılır. Dolayısıyla oyun yaşamdaki değişim ve dönüşümlerin ilk ortaya çıktığı alan olarak kabul edilebilir. Mizah da değişim ve dönüşümlerle ilgili farkındalıkların oluşturularak sağaltımlarımların gerçekleştirildiği alandır. Nitekim bugün iş yaşamı ile oyun arasındaki asırlar öncesinin ürünü yapay ayrım, ortadan kalkmaktadır. Yaşam ve oyun birleşmektedir (playbour sözcüğü için bkz. Chatfield, 2012: 114). Özetle yeni dönemin oyun merkezli gelişmeleri, insanlık açısından farklı türden etkiler yapmaya başlamıştır. 21. asrın başında sanal ve dijital araçlar, bağlamlar ve olanaklarla birlikte bireysel dav- ranışlar, alışkanlıkların, dolayısıyla toplumsal normların hızla değiştiği gözlenmektedir. Gazete, radyo, sinema ve televizyon gibi bugün de internet, akıllı telefonlar bireyi ve toplumsal yaşamı, dolayısıyla kültürü biçimlendirmektedir. Eski medyalar gibi, önceki sözlü ve yazılı/basılı kültürün ve bu kültürde var olanların yeni bağlama göçü ve uyumu veya direnci söz konusudur. Tek- nolojik araçların kullanımın hızla yaygınlaşmasına karşılık, ilgili kültür değişmeleri daha yavaş ortaya çıkabilmektedir. Nitekim eski medya araçlarının (gazete, radyo ve televizyon) kültürel ya- şamdaki etkileri daha uzun sürede ortaya çıkmıştır. Bugün ise bu durum çok daha kısa sürede gerçekleşebilmektedir. Bu durum kültür değişmelerindeki gelenek aktörlerinin belirleyiciliğinin teknolojik dinamiklere geçmeye başladığını göstermektedir. Aynı şekilde geleneksel toplumlarda karar alma ve uygulama süreçlerindeki kültürün ve kültür aktörünün etkinliğinin zayıfladığı da söylenebilir. Örneğin akıllı telefonlar, içine girdiği her türlü kültürel mekanı, ortamı ve faaliyeti dönüştürebilmektedir. Son dönemdeki matbu, sanal-dijital mizah içeriklerinde bu konunun yoğun bir şekilde işlendiği görülmektedir. Aslında kültürün değişim ve dönüşümlere en hızlı uyum sağ- layan alanının mizah olduğu burada vurgulanmalıdır. Bireyin çevrimiçi ve çevrimdışı halleri, dahası hayatları farklı kültürel bakış açılarıyla ve yöntemlerle çözümlenmelidir. Bugün çevrimdışı anlar, gelenek kültürüne ayrılmış gibidir. Yazı- lı- basılı kültür de, kağıda bağımlığın ortadan kalkmasıyla dijital-sanal dünyada paylaşılmaya başlanmıştır. Aynı anda birden fazla türde etkileşim aracı kullanılarak eş zamanlı kültürel dene- yimin gerçekleştiği sanal-dijital/çevrimiçi yaşam biçimleri yaygınlaşmaktadır. Dolayısıyla kültürel deneyim alanı çeşitlenmekte ve zenginleşmektedir. Çevrimdışı yaratımlar, seyrekleşmektedir. ”Gerçek” bireysel deneyim, gözlem, hafızaya aktarım, hatırlama ve derinlikli yorum gibi kültürel üretimin önemli aşamaları önemsizleşmektedir. Geçmiş belirsizleşirken, şimdi yüceltilmektedir. Önceki kültürel üretim, aktarım ve yaşatma faaliyetleri geçmişte bırakılmaktadır. Sözlü ve yazılı/

RkJQdWJsaXNoZXIy NTU4MTgx