Dördüncü Sanayi Devrimi ve Gelenek Kültürü

232 Prof. Dr. Nebi ÖZDEMİR T.C Kültür ve Turizm Bakanlığı ortaya çıkarabileceğini söylenebilir. Dijital teknolojilerin katkılarıyla çevrenin daha yetkin bir şe- kilde algılanması ve değerlendirilmesi mümkün hale gelmiştir. Sonuçta bütün bu gelişmeler in- san- doğa etkileşimlerinin ürünü geleneksel deneyim ve bilgi belleğinin öneminin fark edilmesine neden olmaktadır. Ev otomosyonu, bağlantılı ev, akıllı ev gibi teknolojik gelişmeler özel yaşamı biçimlendi- rilmektedir. Ev teknolojileri mutfak geleneğini de değiştirmektedir. Bugün nesneler interneti sa- yesinde akıllı buzdolabı tarafından tedarikçilerin bilgisayarına gerekli siparişler verebilmektedir. Yine akıllanan buzdolabı, kullanıcısına hangi yemeği hazırlayabileceği konusunda öneriler su- nabilmektedir. Danışılan annenin ve hünerli ev kadınının yerini, akıllı buzdolapları veya fırınlar almaya başlamıştır. Dünya mutfak geleneklerinin veri tabanına sahip akıllı bir ev rehberi saye- sinde farklı coğrafyaların yemekleriyle yeni füzyon yemekler hazırlanabilecektir. Bugün internetin en çok paylaşılan içeriklerinden olan yöresel mutfak geleneklerinin yerel kalabilmesi mümkün değildir. Zamanla aile bireylerinin alışkanlıklarını algılayıp ev yaşamını düzenleyen sistemlerin geliştirilebileceği öngörülmektedir (Greengard, 2017: 105). Bu tür ev teknolojilerinin (uzaktan ev veya ev araçlarının yönetilmesi, akıllı kilitler ve panjurlar, akıllı termostat, fırın ve buzdolopları, akıllı pirizler, güvenlik kayıt-uyarı-önlem cihazları, akıllı halı ve kameralar sayesinde acil sağlık hizmetlerinin yürütülmesi vb.) gelişmesiyle tekli yaşam tarzının yaygınlaşabileceği söylenebilir. Büyük aile sistemi temelinde yaratılan gelenek kültürünün tekli yaşam tarzındaki durumu henüz tartışılmamaktadır. Belki de tekli bir yaşam sürenler, gelenek kültürünü dijital-sanal ağlarda dene- yimlemeyi seçebileceklerdir. Özellikle gençler ve yaşlılar arasında bu tür küçük ve akıllı konutlar- da kalanların sayısının artması muhtemeldir. Akıllı, küçük konutlarla sağlıklı ve rahat bir yaşlılık dönemini geçirmek mümkün hale gelmektedir. Kültür eğitimi açısından internet, mobil ve dijital teknolojilerin önemli etkilerinin ortaya çıkmakta olduğu gözlenmektedir. Çekirdek ailenin yaygınlaşması, geleneksel kültürel mekân ve vesilelerin ortadan kalkması, gelenek temsilcilerinin etkisizleşmesi gibi nedenlerle kültürel eğitim ve kuşaklar arası kültürel aktarım alanında ortaya çıkan sorunların yeni dönemin teknolojilerinden yararlanılarak giderilmesi mümkündür. Sanal ve dijital bağlam ve araçlar yaşayan geleneksel kül- türel belleğin yeni nesillere aktarılmasını kolaylaştırabilir. Gelenek temsilcinin temel işlevlerinden biri olan “kodlama”, “veri elde etme ve işleme”, “değer yaratma ve depolama/yaşatma”, “kültür yaratma ve yaşatma, dolayısıyla yaşam için standartlar/kurallar/ referanslar belirleme” işlevleri bugün yavaş yavaş yapay zekanın eline geçmektedir. Gelenek kültürü, referans kaynağı veya rehber olduğu sürece yaşayabilmektedir. Rehberi ve referans kaynağıyla birlikte birey ve toplum da değişmektedir. Akıllı telefonların neleri yapabildiği düşünüldüğünde, söz konusu değişimin boyutları daha kolay fark edilecektir. Diğer yandan gelenek kültürünün eğitimi konusundaki kültür aktörüyle fiziksel olarak aynı ortamda veya mekanda bulunma zorunluluğu ortadan kalkmaktadır. Dijital kültür eğitimi, geleneksel kültür eğitiminin yerini almaktadır. Nöroteknolojik gelişmelerin kültür aktarımı ve eğitimi sorunlarını kökten çözümleyecebileceği öngörülmektedir. Kent kültürü araştırmaları açısından da yeni teknolojik devrimin önemli etkileri ortaya çık- maya başlamıştır. Akıllı kentler kapsamında konutlar, sokaklar, meydanlar ve tarihi yapılar kendi öykülerini anlatabilecektir. Giyilebilir dijital cihazlar sayesinde kentin farklı yanları hakkında ayrın- tılı dijital verilere ulaşmak mümkün hale gelmektedir. Bu da dijitalleşen kültürel bellek sayesinde

RkJQdWJsaXNoZXIy NTU4MTgx