Dördüncü Sanayi Devrimi ve Gelenek Kültürü

233 Dördüncü Sanayi Devrimi ve Gelenek Kültürü Genel Konular kent markalarının yaratılmasını kolaylaştıracaktır. İnsan ve kent etkileşiminin gelişmesi kültürel yaşamı da farklılaştırmaktadır. Bu tür teknolojilerle bir kentin her yönüyle duyumsanması ve de- neyimlenmesi mümkün olacaktır. Bütün kent dijital bir belleğe dönüşmektedir. Dijital verilerle an- lamlandırılan kentin sakinleriyle buluşması ve kaynaşması erken yaşlardan itibaren ve çok hızlı bir şekilde gerçekleşmektedir. Böylelikle yaratıcı kesimlerce kent belleğinin yeni özgünlüklerle zenginleştirilmesi kolaylaşmaktadır. Kent tutkunlarının ürettiklerinin meraklılarınca deneyimlen- mesinin önündeki fiziksel engeller ortadan kaldırılmaktadır. Bu süreçte geleneksel kültür belleği- nin kent belleğine katılarak özgünlük kaynağı olarak değerlendirilmesi mümkün hale gelmektedir. Sanal ve dijital kültürel deneyim daha küçük bir bedel gerektirirken, canlı/doğal/ gerçekçi deneyimler giderek pahalanmaktadır. Bu nedenle gelenek kültürünün “yaşayan kültürel hazine” olarak tanımlanması, yerinde bir yaklaşımdır. Diğer bir ifadeyle gelenek kültürü değerlenmesinin temel nedeni “yaşayan, canlı, fiziksel ve gerçekçi bir deneyimler bütünü” olmasıdır. Dolayısıyla yeni dönemde yaşayan kültür mekanları ve kentleri oldukça rağbet görecektir. Aynı şekilde dijital- sanal gösteriler, sanılanın aksine canlı performanlara, yaşayan kültürel mekanlara ve aktörlere olan ilgiyi artıracaktır. Tarım ve hayvancılık teknolojlerindeki gelişmeler geleneksel kültür belleği üzerinde farklı türden etkiler yapmıştır. Aşıların geliştirilmesi ve uygulanması yerel baytarlık alanındaki gelenek- sel bilgi ve deneyim belleğini etkisizleştirmiştir. Bu süreçte tarım ve hayvancılıkla ilgili bolluk ve bereket ritüellerinin önemli bir bölümü de işlevini yitirerek ortadan kalkmış veya geleneksel tiyatro kapsamında parodileştirilmiştir. Diğer yandan modern ilaçlar, araçlar ve aletlerin kullanılmasıyla geleneksel tarımla ilgili deneyim ve bilgi belleği unutulmaya başlanmıştır. Nitekim bugünün çift- çileri “neyi, ne zaman dikecekleri ve nasıl yetiştirecekleri, ürünü tazeliğini koruyarak nasıl pazara ulaştıracakları, iklim değişikliklerine nasıl uyum sağlayacakları” konusunda geleneksel bilgi ve deneyim belleği yerine, tarım teknolojilerine (uydu, dijital sulama ve ilaçlama sistemi, sensör vb.) başvurmaktadırlar. Özellikle son dönemde teknolojik tarım karşısında “doğal tarımın” yaygınlaştığı da gözlenmektedir. Daha önce de vurgulandığı üzere, doğal tarım geleneksel deneyim ve bilgi belleğinin önemini ve değerini artırmaktadır. Bu nedenle gelişmiş ülkelerin, bir taraftan genetiği ile oynanamış ürünler yetiştirip gelişmemiş ve gelişmekte olan ülkelere ihraç ederken, diğer taraftan da dünyadaki geleneksel tarım bilgi belleklerine sahip olarak kendi vatandaşlarını beslemek için doğal ürünler yetiştirmeye çalışmaları ilginçtir. Kültürün temel işlevlerinden birini de “kontrol ve değerleme” meydana getirmektedir. Folk- lorun temel işleverinden biri de “geleneksel kontrol ve değerleme”dir. Diğer bir deyişle gelenek kültürü bu kontrol ve değerleme sürecinin ürünüdür. Bugün ise bireysel ve toplumsal denetleme dijital teknolojilerle gerçekleştirilebilmektedir. Sadece güvenlik açısından değil, sağlıklı ve kaliteli bir yaşam açısından da dijital kontrol önemli hale gelmiştir. Son dönemdeki bireysel tercihlerde sanal ağlardaki çeşitli dereceleme/puanlama ve şikâyet içerikleri etkili olmaktadır. Bugünün ürün ve hizmet arz edenleri, sanal- dijital ortamdaki kullanıcı değerlendirmeleriyle sıkı bir şekilde de- netlenmektedir. Sosyal medya değerlendirmeleri yerleşik denetleme sistemlerinden çok daha etkili hale gelmiştir. Gelenek kökenli ürünler, mekânlar ve uygulamalar da sanal- dijital denet- leme kapsamına dâhil edilmiştir. Özellikle kültür turizmi merkezlerine dönüşen yereldeki yerle- şim birimleri hakkında da bu türden değerlendirmeler yapılmaktadır. Geleneksel değerlendirme

RkJQdWJsaXNoZXIy NTU4MTgx