Dördüncü Sanayi Devrimi ve Gelenek Kültürü

208 Prof. Dr. Nebi ÖZDEMİR T.C Kültür ve Turizm Bakanlığı İnsanlığın hiçbir şeyin bir daha eskisi gibi olmayacağı, en yıkıcı ve yenilikçi çağın içinde bulunduğu ve gelecek 20-30 yıl içinde geçmiş bin yılda olandan daha fazla değişime maruz kalacağı ifade edilmiştir (King, 2016: 12-13). Matbaanın sözlü eğitim, telefonun telgraf, traktörün at arabaları üzerinde yaptığı etkinin benzerlerini 21. asrın başındaki “yenilikçi yıkım/ yıkıcı değişim” çağında dijital teknolojilerin yaşamın pek çok alanında gerçekleştirmekte olduğu gözlenmektedir. Refah getirmesiyle birlikte yenilikçiliği oranında teknolojinin yıkıcı olduğu, geliştirilen koruma yaklaşım- larının pek etkili olamadığı ve uyum sağlayanların güçlendiği vurgulanmıştır (King, 2016: 51). Teknolojik gelişmeler öncelikle emek tanımlarını ve değerlendirmelerini, dolayısıyla iş merkezli kültürel yaşam biçimlerini değiştirmektedir. Gelen teknolojik devrimlerin etkilerinin genellikle toplumun büyük bir kesimi tarafından hissedilmediği gözlenmektedir. Geçmişten bir türlü bugüne dahi gelemeyen pek çok akademis- yen de bu kesime dahildir. Farkındalık ve hazır oluşluk düzeyi sözü edilen teknolojik devrimlerin, dolayısıyla kültür değişmelerinin travmalara neden olan etkilerinin şiddetini belirlemektedir. Geri kalmış ve gelişmekte olan ülkelerin önemli bir bölümünde bu etkiler, farkındalık ve hazır oluşluk düzeyinin artırılması yerine, geçmiş ile ötelenmeye çalışılmaktadır. Geleceği inşa edemeyenle- re veya çağdaş uygarlık düzeyini yakalayamanlara geçmişe sarılmaktan başka bir seçenek de kalmamaktadır. Buna karşılık geçmişi özümseyerek bugünü çözümleyenler geleceği yetkin bir şekilde inşa edebilirler. Özetle geçmiş bugün ve gelecek açısından işlevsel ve ilgili olduğunda değerlidir. Bugün yaşamı ve kültürü daha çok insanların dijital teknolojilerle etkileşimi biçimlendir- mektedir. Son çeyrek asır, insani ve dijital etkileşimlerin bütünleşme süreci (Chatfield, 2012: 20) olarak kabul edilebilir. Özellikle mobil teknoloji, bulut bilişim ve bağlantılı sistemler etkileşimleri şekillendirdiği gözlenmektedir (Greengard, 2017: 55). Bugün bağlantılılık güç ve etkinlik kayna- ğıdır. Yeni temas noktaları olan bağlantılı dünyanın yaratılması (Greengard, 2017: 56) gelenek kültürü bağlamını etkisizleştirmektedir. Kültür, bağlantılılıktaki etkileşimlerle yaratılan değerler bütünüdür. Bağlantı, dolayısıyla etkileşim farklılaşınca kültür de değişmektedir. Nitekim sosyal medya bugün gündelik yaşamın merkezinde yer almaktadır. Sonuçta etkileşimi belirleyen, toplu- mu ve kültürü de biçimlendirmektedir. Türk toplumsal yaşamında tekniğin/teknolojinin önemi yaklaşık üç asrı aşkın bir süredir tartışılmaktadır. Avrupa’da aydınlanma döneminin ürünü olarak birinci sanayi devriminin ortaya çıktığı 17.asır, aynı zamanda Osmanlı İmparatorluğu’nun da duraklama ve gerileme döneminin başlangıcı olarak kabul edilmektedir. Bu dönemde ilerleme nedeni olarak kabul edilen Batı’nın teknik ve teknolojisinin Osmanlı toplumuna aktarılması hedeflenmiştir. Bu kapsamda Avrupa’da birinci sanayi devrimini hazırlayan inanç, yönetim vb. yanında özellikle eğitim, bilim, sanat ve kültür alanındaki köklü değişikliklerin Osmanlı yaşamında gerçekleştirilmesi yerine, teknik ve teknolojinin alınmasının amaçlanması süreci etkisizleştirmiştir. Sanayileşme/teknolojileşme diğer boyutlarının yanında öncelikle eğitim, bilim ve kültür alanındaki köklü değişmelere dayanırken yaşamın bütün alanlarını dönüştürmüş ve dönüştürmeye de devam etmektedir. Dolayısıyla sa- nayileşme/ teknolojileşme bir taraftan eğitim, bilim ve kültür alanındaki değişmelerden doğarken, diğer taraftanda da söz konusu alanlardaki değişim ve dönüşümün temel dinamiğini oluşturur. Bir diğer ifadeyle eğitim, bilim ve kültür alanlarındaki değişmeler ile sanayileşme/teknolojileşme

RkJQdWJsaXNoZXIy NTU4MTgx