Dördüncü Sanayi Devrimi ve Gelenek Kültürü

209 Dördüncü Sanayi Devrimi ve Gelenek Kültürü Genel Konular birbirinden ayrılamaz süreçleri ifade eder. Türkiye’de kültür değişmeleri, dolayısıyla sanayileşmenin/teknolojileşmenin etkileri üze- rine önemli bazı çalışmalar yayımlanmıştır (Ziya Gökalp, 1995; Turhan, 1987; Berkes, 2013; Güvenç, 1976; Güngör, 1986; Türkdoğan, 2015; Cem, 2007; Kongar, 2014; Özakpınar, 2003 vd.). Buna karşılık genel olarak kültür, özel olarak da gelenek kültürü ile teknoloji ilişkisi Türki- ye’deki halkbilimciler veya halk kültürü araştırmacıları tarafından yeterince önemsenmemiştir. Halk edebiyatı çalışmaları Türkiye’deki gelenek kültürü araştırmalarının merkezini oluşturmuş ve oluşturmaya da devam etmektedir. 1950’li yıllardaki MİFAD’ın kuruluşunun da etkisiyle gele- nek, görenek ve inançlar, el sanatları, geleneksel tiyatro, halk müziği ve halk dansları gibi alan- lardaki araştırmalarla halk edebiyatı bilim dalı, folklor disiplinine evrilmeye başlamıştır. 1940’lı yıllardaki DTCF’deki halk edebiyatı kürsüsü girişimi bir yana bırakılırsa, 1980’li yıllardan itibaren halk edebiyatı araştırmaları temelinde Türk halkbilimi/halkbilimi akademik çalışma alanı olarak özerkleşmiştir. Adı geçen landaki araştırmalar daha çok geleneklerin iç dinamikleri, unsurları ve işleyişleri dikkate alınarak gerçekleştirilmiştir. Yerel merkezli alan derlemelerine dayanan, ge- leneksel usta ve ürün araştırmalarına son dönemde icra, bağlam ve işlev değerlendirmeleri de eklenmiştir. Oysa yaşamdaki değişim ve dönüşümlere uygun olarak geleneklerin, dolayısıyla ge- lenek kültürünün iç- dış dinamikler, etkileşim ve süreç odaklı olarak bütüncül ve disiplinler arası yöntem ve yaklaşımlarla ele alınması, alana etkili ve özgün katkılar sağlayabilecektir. Örneğin dijital çağın etkileriyle ilgili halkbilimi çalışmaları dünyada ve Türkiye’de yeni yeni ortaya çıkmak- tadır (Özdemir, 2012; Gülüm, 2017; Blank, 2009). Bu durum temel olarak Türkiye’de halkbiliminin kültür bilimine dönüşümüne uyum sorunlarından kaynaklanmaktadır. Bu çalışma, dördüncü sanayi devrimi ile sınırlı tutulmuştur. Dördüncü sanayi devrimi ile ilgili bilimsel tartışmalarda ve incelemelerde genel olarak kültürün, özel olarak da halk kültürünün durumunun dikkate alınmadığı gözlenmektedir. Yaşam gibi, kültür de etkileşimlerin bütünü ve ürünüdür. Farklılaşan yaşam alanlarıyla birlikte kültür de değişerek ve dönüşerek var olmakta ve gelişmektedir. Ekonomi, politika ve eğitim gibi teknoloji de kültürün yaratılmasını sağlayan etkile- şim alanlarından biridir. Teknolojik gelişmelerle birlikte kültürel alanda değişmektedir. Dolayısıyla kültür değişmeleri, değişim ve dönüşüm dinamiklerinin yönetimiyle doğrudan ilgilidir. Nitekim dör- düncü sanayi devrimi barınma, beslenme, giyim-kuşam, güvenlik, sağlık, ekonomi, iletişim, ula- şım, siyaset ve etik gibi alanlar dikkate alınarak tartışılmaktadır. Oysa geçmişte olduğu gibi bugün de teknolojik devrimler, öncelikle toplumsal yaşamı ve kültürü değiştirmekte, dönüştürmekte ve biçimlendirmektedir. Bugün geleneksel kültürün kodları hızla dijital kodlara dönüştürülmektedir. Geleneksel bilgi, bilgisayar teknolojisinin yarattığı büyük veri belleği içinde belirsizleşmektedir. 21. asrın başında internet sayfalarının sayısının Samanyolu Galaksisi’ndeki yıldızların sayısını aştığı ve matbaanın icadını izleyen beş asırda üretilebilen yaklaşık yüz milyar kitaplık belleğin internete bir ayda yüklenen içerikten az olduğu vurgulanmıştır (Chatfield, 2012: 25- 26). Diğer yandan veri madenciliği (anlamlı veriyi elde etme ve değerlendirme) gibi yeni meslekler ortaya çıkmaktadır. “Dijital varlıklar ve kimlikler, yapay zekâ, akıllı konut ve şehirler, akıllı telefon, paylaşım ekonomisi, 3D yazıcılar, tasarım canlılar, nesnelerin interneti, giyilebilir internet, özerk/otonom araçlar” gibi dördüncü sanayi devrimi kapsamında değerlendirilen teknolojik gelişmelerin gelenek

RkJQdWJsaXNoZXIy NTU4MTgx