Dördüncü Sanayi Devrimi ve Gelenek Kültürü

211 Dördüncü Sanayi Devrimi ve Gelenek Kültürü Genel Konular teknoloji devriminin kültür üzerindeki etkilerinin dikkat çeken boyutlarıyla tartışılması akılcı ola- caktır. Dünyadaki doğum oranlarının düşüşü ve yaşlanan nüfusun artışı ekonomiyi, toplumsal yaşamı ve özellikle kültürel alanı dönüştürmektedir. Bu nedenle sağlık ve bakım teknolojilerinde- ki (kalp pilleri, koklear implantlar, giyilebilir izleme araçları, çip-üstü-laboratuvar, remote health/ uzaktan teşhis sitemi, kişiselleştirilmiş ilaç, beyin-makine arayüzleri, yutulabilir sensörler, gen te- davi teknikleri, nakil organlar, 3D baskı ile biyobaskı, biyonik işitme cihazı, kişisel göz hizası gös- tergesi, artırılmış zeka vb.; King, 2016, Greengard, 2017 vd.) gelişmelerle birlikte yerleşik yaşlılık tanımları ve yaklaşımları gözden geçirilmektedir. Bugün Türkiye’de pek üzerinde durulmamak- la birlikte yakın bir gelecekte “yaşlılık kültürü” araştırmalarında önemli gelişmelerin yaşanacağı söylenebilir. Yaşlılık tanımındaki ve süresindeki revizyonlar bu gelişmeyi zorunlu kılmaktadır. Bağımlı yaşlılardan üretken ve yaratıcı, dolayısıyla mutlu yaşlılara ya da aktif ve olgun nesle geçiş gerçekleşecektir. Böylelikle yaşlı ile birlikte yetişkin kimlikleri ve kültürleri de yeniden değer- lendirilmesi gerekecektir. Soy, inanç, eğitim ve iş/meslek, dahası gelenek kültürü kökenli yerleşik toplumsal cinsiyet kimlikleriyle ilgili değerlendirmelerin de farklılaşması beklenmektedir. Doğayı koruyucu “yeşil yatırımların” (yenilenebilir enerji, yakıt verimliliği, enerji depolama teknolojilerindeki gelişmeler) artışıyla birlikte doğal, geleneksel yaşama yönelim artabilecektir. Doğal yaşam tarzının yaygınlaştığı son çeyrek asırda geleneksel bilginin değeri belirginleşmek- tedir. Doğal beslenme, giyim, barınma, dolayısıyla doğal yaşam için geleneksel bilgi belleğinin önemine yavaş da olsa dikkat çekilmeye başlanmıştır. Modernleşme, sanayileşme ve kentleşme olguları nedeniyle bir yana bırakılan, hatta ötelenen geleneksel bilgi ve deneyim belleği, son dö- nemde özellikle kentlilerce yeninde keşfedilmektedir. Geleneksel tarım ve hayvancılığın özünü oluşturan bilgi ve deneyim belleğinin derlenerek (veri tabanlarının oluşturularak; tohum bankası vb.) aktif bir şekilde kullanılması, sıklıkla dile getirilmektedir. Platform ve yeni talep ekonomisinin belirginleşmesiyle istihdam ve meslekler alanı hızla değiştiği gözlenmektedir. Kültür, bir yanıyla farklı mesleklerin üyeleri arasındaki etkileşimlerle ya- ratılmaktadır. Bu nedenle kültür değişmelerinde mesleki alandaki değişmeler de belirleyici olmak- tadır (Bu konuda bkz. Frey ve Osborne 2013’den de yararlanarak Schwab 2016: 44- 55 vd.). Nite- kim dördüncü sanayi devrimiyle birlikte “kasiyerlik, veznedarlık, muhasebecilik, cerrahlık, telefon operatörlüğü, güvenlik görevlisi, postacılık, sigortacılık, garsonluk ve emlak komisyonculuğu” gibi rutin mesleklerin kaybolacağı öngörülmektedir. Mekanik tekrar ve hassas el emeği gerektiren mesleklerini yerini robotlara almaktadır. Emek yerini sermaye ve otomasyona bırakmaktadır. Hatta “gazetecilik, doktorluk, finans danışmanlığı, vergi danışmanlığı ve kütüphanecilik” gibi veri değerlendirme esaslı mesleklerda de kısmen ya da tamamen otomasyona geçilecektir. “Psikoloji, insan kaynakları, bilgisayar sistem analizi, antropoloji, arkeoloji, deniz mühendisliği, koreografi vb.” ise otomasyona en az yatkın alanlar olduğu kaydedilmiştir. Diğer bir ifadeyle belirsizlik duru- munda “karar alma ve yeni fikirler geliştirme” gibi sosyal ve yaratıcı beceri gerektiren meslekler otomasyon açısından düşük riskli meslekler olarak gösterilmektedir. Diğer yandan “gen uzman- lığı, hologram tasarımcısı, mutasyon uzmanı, yapay zeka bilim adamı, uzay kontrol memuru, klonlama uzmanı, teleporter iletişim koordinatörü, silikon madencilik uzmanı, bilgisayar müze müdürü, dijital deneyim tasarımcısı, siber pazarlama uzmanı, fütürist danışman, içerik yaratıcısı

RkJQdWJsaXNoZXIy NTU4MTgx