Doğu Karadeniz Hayvancıları ve Çobanlarının Geleneksel Veterinerlik Uygulamalarına Dönük Tespit ve Değerlendirmeler

34 Dr. Mustafa AÇA T.C Kültür ve Turizm Bakanlığı Şebinkarahisar havalisinde yedi tane Mehmet isimli erkek çocuğu bulunan evden çöp alınır köz taşının üzerine konuluyordu. Buna buğday da karıştırılırdı. Bu karışım yakılır, ateşten köz alınıp bu közle hayvan karnının altından tütsülenirdi (Küçük, 2014: 327) 8. İneklere ve mahsullerine nazar değdiğine inanılınca köz söndürme işlemi yapılırdı. De- rin bir kaba kaynar su konur. Ateşten alınan her bir köz bir kişinin adı ile (yaylada, köyde veya ak- rabalar arasında bulunan bir kişinin adı) o suya atılır. Köz sönünce eğer suyun üzerinde kalıyorsa o kişinin nazarı dokunmamıştır. Köz sönerek suyun dibine çöküyorsa o kişinin nazarı dokunmuş demektir. Nazarın önüne geçmek için hayvanlara nazar boncukları takılır. Tuz okutulur. O duaları bilen ve nefesinin kuvvetli olduğuna inanılan birisine birkaç avuç tuz verilir ve o kişi tuzu okur. Bu okunmuş tuz hayvanın malezine karıştırılır. (KK-34; KK-69; KK-13) Bir tasa su konulur, ocaktan alınan közler o tasın içine atılır. O gün eve kim geldiyse ya da kimden şüphelenildiyse onun ismi söylenir; “Nazar ettiyse batsın dibine.” denilir. Eğer ismi söyle- nen kişinin nazar ettiği anlaşılırsa ki közün batması buna delalettir. Bu su ya hayvana içirilir ya da köz söner sönmez tuvalette ayakların arasından “Nazari buraya aksın; yitsin de gitsin!” denilerek dökülür. (KK-69; KK-70; KK-41) Ateşten alınan kor halindeki közler bir bezin içine konularak sarılır. Bu bez soğumadan üs- tüne soğuk su dökülür. Bez, çıkan buharı ile birlikte hayvanın üzerinde dolaştırılır. Bezden çıkan duman fazla ise hayvanın çok nazar olduğuna inanılır. Bu işlem tütsülemenin diğer bir türüdür. (KK-11) 9. Evlerin ortasındaki kara ateş yakılır. Nazar olan hayvan için köyde nefesi kuvvetli kişile- re bolca tuz okutulur. Bu tuz bazen hayvanların yemine de katılır. Okutulmuş tuz nazar değdiğine inanılan hayvanın adı söylenerek ateşe atılır. Tuz ateşte çatlayınca inekteki nazarın da çatlaya- cağına inanılır. (KK-69) Bazen ahırdaki hayvanlar huysuzlaşır, bir misafir gelir ya da köyden kadınlar ahıra girer kimisinin gözü hayvana çabuk değer biz onu anlarız zaten hayvan yemez içmez, gözleri söner, sütünü sağdırmaz biz anlarız onda nazar var biraz tuz alır nefesi kuvvetli kişilere götürürüz. Tuzu onlara okutur ve hayvanlara yediririz. (KK-71) Eğer hayvana nazar değerse; ilk iş nazara karşı olan bütün duaları okumak ve eğer nazar etkisini hala sürdürüyorsa şu yöntem uygulanır: Bir tas dolusu tuz yedi eve götürülür ve o her bir ev bu bir tas dolusu tuza nazar dualarını okur ve bittikten sonra nazar değen hayvana yedirilir, nazarın geçmesi beklenir. Eğer hayvanın birden bire sütü kesilirse, yem yemez, su içmez olursa da nazar değdiğine inanılır ve artık bu tür rahatsızlıklarda hayvanın çoğunlukla nazar değil de tıbbi bir rahatsızlığı olduğu düşünülür ve ona göre tedavi uygulanır, ama eğer hayvan birden bire rahatsızlanıp telef olursa bunun sebebinin nazar olduğu düşünülür. (KK-72) İneğe nazar değmişse Cuma günü camiden ilk çıkan kişi tuzu okur. Okunan tuz ineğe yedirilir. (KK-5) Hayvanın memesi fitillenmişse tereyağı okutulur ve ineğin memesine sürülür. (KK-53; KK-54) İneklerin göğsü şişerse, Rize yöresinde buna “humra olmak” denilir. Bu hastalığın tedavisi için inek düzenli olarak okunur. (KK-41)

RkJQdWJsaXNoZXIy NTU4MTgx