Eskişehir’de Bir Ziyaret Fenomeni Olarak Evsim Baba Etrafında Oluşan İnan ve Uygulamalar Üzerine

227 Eskişehir’de Bir Ziyaret Fenomeni Olarak Evsim Baba Etrafında Oluşan İnan ve Uygulamalar Üzerine Gelenek, Görenek ve İnançlar Yunus Emre, Hasan Baba ve Gelini, Pir Ahmet Efendi vb.) (Koç, 2016: 72-76) Günay ve arkadaşları (2015: 127-138) ziyaret fenomenini morfolojik olarak tasniflerler. Bu tasnife Eskişehir’deki kutsal ziyaret mekânları düşünüldüğünde Evsim Baba şu başlık altına dâhil edilebilir: - Mevkiler (Evsim Baba, Türkmen Baba, Koyunlu Baba, Kırkkızlar, Çal Tekke vb.) Eskişehir’deki kutsal mekânlara bağlı oluşan menkıbe, efsane, memorat ve kişisel hatı- raların kaynağındaki ana temalar ve motifler açısından Evsim Baba’ya bağlı tespitler şu şekilde sıralanabilir: - Türbeye ya da yatıra saygısızlık yapanları cezalandırması - Odun vermez - Kısa sürede uzak mesafelere gitmek, atlamak - Birbirlerini ziyaret etmek - Güçlü olma (Koç, 2016: 76-77) Kutsal Zor Mekân Olarak Evsim Baba Altaylarda yaşayan Andrey Pavloviç’in “İşte böyle yaşıyorum. Gerçeklik her taraftan be- nim ‘ail’imden (çadır/ev) geçiyor.” sözü aslında hem onun kendi küçük hayatını/dünyasını hem de orada büyük olan geçidi ve karmaşıklığı dile getirmektedir (Lvova vd. 2013: 10). Toplumsal bilincin çekirdeğini oluşturan geleneksel dünya görüşü, “düşünceyi nesnelerle ifade etme, sis- temli hale getirme ve azami genelleştirme” olarak okunabilir (Lvova vd. 2013a: 13). Hakas dilinde “ada çir-suu” deyimi birebir “ataların yer-suyu” anlamına gelmektedir. Modern Hakaslarda ise bu deyim, doğum yeri ve vatan anlamına gelmektedir. En küçük “yer-su” sadece benimsenmiş bir mekân olarak algılanmamakta, aynı zamanda o dünyanın küçük kopyası olarak da görülmekte- dir. Her boy için kendi toprakları, dünyanın merkezidir ve düzenle harmoninin yoğunlaştığı yerdir (Lvova vd 2013: 38-39). Pavloviç’in sözü Sibirya’dan Anadolu’ya Türklerin bir geleneksel dünya görüşü olarak coğrafyayı evinin içi (ail/çadır) gibi kabul ediş biçimidir. Zira evin en önemli köşesi- nin atanın oturduğu yer olması gibi coğrafyanın da en önemli köşesi ata mezarlarının bulunduğu yer ya da kutsal ziyaret mekânlarıdır. Bu nedenle de ata mezarları ve kutsal ziyaret mekânları -her ne kadar istisnaları olsa da- ayakaltında bulunmaz. Sınırları çizilerek ve etrafı çevrilerek ata mezarları gündelik yaşamdan ayrılmıştır. Yaşanılan coğrafyanın en yüksek yerlerinin seçilme- sinde bu mekânların Tanrı’ya en yakın yerler olarak kabul edilmesinin de etkisi vardır. Bir başka neden ise yüksek yerlerde bulunan ağaçların mezarlarla olan ilişkisidir. Merkez simgeciliğinin örneği bu zirveler “zor mekân” olarak tanımlanabilir. Zor mekânlar, kutsallığını pekiştirecek dere- cede ulaşılması zor, talibe olgunlaşma fırsatı veren ve yolculuk gerektiren, aynı zamanda abartılı biçimde tasarlanan kutsal mekânlardır.

RkJQdWJsaXNoZXIy NTU4MTgx