Geçmişten Günümüze Türk Dili ve Edebiyatı Tasnifi İçinde Türk Halk Edebiyatı’nın Yeri

232 Prof. Dr. Abdurrahman GÜZEL T.C Kültür ve Turizm Bakanlığı Birincisi , muhtelif Türk boylarında ‘ ozan, baksı, kam (şaman)’ vb. adlarla anılan şair ru- haniler grubudur. İkincisi , İslamiyet döneminde Dinî Tasavvufî Türk Edebiyatı tesiriyle ortaya çıkan muta- savvıf Âşıklar dönemidir. Üçüncüsü ise; Batı medeniyet dairesine giren sazcı, saz ustası, saz sanatkârı, bağlama üstadı gibi adlarla anılan modern âşıklar dönemidir. 8 Türklerin İslamiyeti kabulüyle birlikte ve toplumdaki iş bölümüne de bağlı olarak şair ru- hanilar birtakım görevlerini bırakmak zorunda kaldılar. Bir kısmı hastalık tedavisine yöneldi; bir kısmı Allah aşkını basit şekillerde halka anlatan dervişler oldular, bir kısmı da kopuzlarıyla muh- telif şiirler terennüm eden şahsiyetler ( ozanlar) halini aldılar. Bu sebeple ÂŞIK TARZI TÜRK EDEBİYATI da müstakil bir disiplin olmalıdır. Üçüncü grup: CUMHURİYET DÖNEMİ TÜRK EDEBİYATI da “Batı tesiri altında kalan Türk edebiyatı nın bir alt başlığı olarak tanımlanmıştır . Kanaatimizce bu da noksandır . Çünkü “Cumhuriyet dönemi Türk edebiyatı ” Atatürk Türkiye’sinde Cumhuriyet’in ilanı ile beraber baş- layan ve bugün de, yarın da devam eden ve edecek olan bir ekol edebiyatı dır. Dolayısıyla bu edebiyatın da başka bilim dallarının alt başlığı olarak değil, müstakil bir disiplin olarak tanım- lanması ve geliştirilmesi gerekmektedir. Dördüncü grup : TÜRKÇENİN EĞİTİMİ-ÖĞRETİMİ, Ülkemizde bütün eğitim kurumları, Anayasa’mızın 40. Maddesi uyarınca Türkçe eğitim-öğretim yapar, halk Türkçe konuşur, Devle- tin resmi dili Türkçe dir. Bundan dolayı; Türkçenin Eğitimi Öğretimi Bölümü nün Eğitim Fakültelerinde 1987’ler- de Kurucusu olan bendeniz , bu bölümden yetişen yüzlerce akademisyen, mezun olan binlerce mezunlarımız ve Türkçe sevdalıları olarak, Türkçe Öğretmeni yetiştiren bu kurumun bu hâle –hele hele bu dönemde- düşmesine asla gönlümüz râzı değildir. Ancak, yapılan bu hatanın kısa zamanda akl-ı selim sahipleri olan sizler tarafından düzeltilmesi ve Türkçenin Eğitimi Öğretimine lâyık bir programın da bir daha hiç değişmeyecek şekilde yapılarak ve yürürlüğe konulması kay- dıyla teselli bulabiliriz. Bilindiği gibi, tarihi geçmişimizde de ‘Yusuf Has Hacib , Tabgaç Han ’a Kutadgu Bilig’i tak- dim ederken, ‘ Ben bu eseri Devlet dili Türkçe ile yazdım’ der. TÜRKÇE VE EĞİTİMİ: Ayrıca, Karamanoğlu Mehmet Beyin, 15 Mayıs 1277’de Türkçe hakkındaki Fermanı; 23 Aralık 1876’deki Sultan Abdülhmâd döneminde çıkarılan , ”Kanûn-i Esâsîyye’nin 18. maddesindeki ‘ Devletin lisân-ı resmisi Türkçedir ’ 910 maddesi, Mustafa Kemal Atatürk’ ün önderliğinde hazırlanan Türkiye Cumhuriyeti Devletinin 1923 Anayasa ’sı ve günü- 8  Bu hususta daha fazla bilgi için bak: Güzel, Abdurrahman- Torun Ali, Türk Halk Edebiyatı El Kitabı , 5. baskı, Ankara 2009, s. 243-251. 9  Özyavuz, Tuncer, Osmanlı-Türk Anayasaları , İstanbul 1997, s. 304; Suna Kili, Türk Anayasaları, Tekin Yayın, İstanbul 1982, s.11. 10  Özyavuz, Tuncer, Osmanlı-Türk Anayasaları , İstanbul 1997, s. 304; Suna Kili, Türk Anayasaları, Tekin Yayın, İstanbul 1982, s.11.

RkJQdWJsaXNoZXIy NTU4MTc2