Gelenek, Görenek ve İnançlar

343 Türkiye’ye Göç Eden Suriyeli Mültecilerin Gelişiyle Toplumun Evlilik Kurumuna Bakışındaki Değişikliklerden Biri: Ailede Ötekileşme (Denizli Örneği) Gelenek, Görenek ve İnançlar beden dili ile gerçekleştirmektedir. Ayrıca Türklerle evlenen çoğu mültecinin nüfus kaydı yoktur; bu durum da onların gelecekleriyle ilgili endişelerini artırıcı bir durum olarak karşımıza çıkmakta- dır. Türklerle yaptıkları evlilik sayesinde maddi olarak iyi bir yaşama kavuşma hayali kuran mülteci kadınlar, ne kendi ihtiyaçlarını karşılayabilmekte, ne de kendisinden beklenti içinde olan ailelerine yardım edebilmektedirler. Dolayısıyla evlilikler onlar için hayal kırıklığı ile sonuçlanmak- tadır. Hatta evlendiklerinde karşılaştıkları birçok problem vardır. Bu problemlerden biri, evlendik- leri kişilerin yaşça kendilerinden oldukça büyük olması ve birçoğunun ikinci eş olarak yeni evine girmesidir. Eş oldukları adamın, adamın ilk eşinin, varsa ilk eşten çocuklarının sorumluluğunun altına giren bu kadınlar, yer yer şiddete de maruz kalmaktadırlar. Kendilerine barınacak yer bulup temel ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla yaptıkları evliliklerle, sağlam olmayan psikolojileri daha da bozulmuştur. Çalışmanın en temel hipotezi ise Suriyeli mülteci kadınlarla yapılan bu evliliklerin gerçek evlilik olmadığıdır. Nitekim bu evlilikler, yoldan geçen iki kişi şahitliğinde ve erkeğin ilk eşinin rızası olmadan, hatta bazen habersiz olarak yapılmaktadır. 1924 tarihinden itibaren Türk Medeni Kanunu gereği Türklerde tek eşlilik meşru iken Suriye savaşı sonrası Türklerin Suriyeli mülteci kadınlarla yaptıkları bu evlilikler, Türklerin sosyal kodlarında değişikliğe ve çok eşliliğin meşrulaş- tırılmasına da neden olmuş ve olmaktadır. Suriyelilerle yapılan söz konusu bu evliliklerden önce de Türklerde “kuma” olayı vardır; ancak bu örneklere nadiren rastlanmakta ve evliliğin gerçekleş- me hızı da bu kadar çabuk olmamaktadır. Saha çalışmasında yapılan görüşmelerde “M. ŞIHTIBIZ” adlı kadın şöyle demiştir: “Kimliğim yok. Suriye’de iken evliydim. Kocam öldü. Babam ve annemle Türkiye’ye göç ettik. Parasızdık. Babam ev sahibimize başlık parası beş bin lira karşılığı beni kuma olarak verdi.” Bu ifadelerden anlaşılan, evliliğin birincil nedeninin ekonomik olduğudur. Bu evliliğe şahit olan kayınvalideye sorulduğunda ise, o, evliliğin nedeninin “kısmet” olduğunu ve Suriyeli kadınla- rın da korunması gerektiğini söylemektedir. M. ŞIHTIBIZ ile yapılan görüşmede, onun için “Müs- lüman” olan Türk’le evlenmenin sorun olmadığı anlaşılmaktadır. Bu ifadeleri görüşme yaptığımız birçok Suriyeli kadın da dile getirmiştir. Başka bir görüşmede ise psikolojik hastalığı olan bir Türk erkeğinin, Suriyeli İhvan MUNKAYS adlı kadınla para karşılığı evlendiği görülmüştür. Bu erkek daha önce bir evlilik yap- mamıştır; ancak buna rağmen eşini bir süre sonra kovmuştur. Bu durum karşısında Suriyeli ka- dının bir yaptırımının olmayışı “evlilik” kurumunun saygınlığına da zarar vererek Türk kültür ve değerlerine uymamaktadır. Görülen o ki, bu evliliklerin temel nedeni Suriye’deki kötü yaşam koşullarından kaçışın bir sonucu olarak barınma ve korunmadır. Bu kadınlar için erkeğin yaşı, fiziksel görünümü, me- deni durumunu önemsenmemektedir. Çünkü evlilikler “başlık parası” üzerine kuruludur. Diğer bir deyişle “pazarlık sonucu ticari bir düzenleme” olarak ortaya çıkmaktadır.

RkJQdWJsaXNoZXIy NTU2NTE2