Gelenek, Görenek ve İnançlar
350 Dr. Fidan UĞUR ÇERİKAN T.C Kültür ve Turizm Bakanlığı yaptırımı olan bir “nikâh akdi” ile evliliğin yapılması gerekir (Kırbaşoğlu 2017, 219). İslam toplumlarında rejimin nikâhı diyerek “imam nikâhı” nı meşrulaştırmaya çalışanla- rın, iki kişiyi şahit tutarak toplumdan gizli saklı yaptığı bu nikâhların, İslam’ın nikâhı anlayışı ile uzaktan yakından alâkası yoktur. Bu nedenle bu evlilik çeşitlerinin İslam açısından geçerliliği tartışılmalıdır. Toplum bu konuda bilinçlendirilmelidir. Nitekim Kur’an’ın tavsiyesi de tek eşliliktir. Savaşlar vb. sebeplerle kadın-erkek nüfusu bozulduğunda bir ruhsat olarak dörde kadar evlilik kabul edilmiştir. Bu durumlara da sosyolojik olarak toplumun hazır olması gerekir . 2. İlk Güneydoğu Anadolu’da başlayan Kilis, Antep, Hatay, Urfa ve sonrasında diğer bölgelerde de artan Suriyeli kadınların Türk erkeklerle evlenmesi durumu; Türk aile yapısını olumsuz etkilemekte ve etkilemeye de devam edecek gibi görünmektedir. Toplumda varolan kuma olayı ile birlikte boşanma oranları da artmıştır. Bu nedenle her iki toplum bireylerine yönelik sivil toplum örgütlerince bilgilendirmeler yapılmalıdır. Öyle ki, evli erkeklerin namuslarını, kendi eşleri ve cariyeleri dışındaki kadınlarla cinsi münasebette bulunmaktan korumaları; kadın erkek bütün müminlerin iffetlerini muhafaza et- meleri (70/el-Maâric, 29-30) ve ( 33/el-Ahzâb) surelerinde çok açık geçmektedir. Çağımızda küreselleşme adı altında yayılmak istenen birtakım ahlâksızlıklardan payını giderek daha fazla almaya başlayan İslam toplumlarında en önemli mesele de bu nedenle “sadakat” meselesi ol- maktadır. (Kırbaşoğlu 2017, 118-200) Görülen o ki, din ve ahlâk eğitiminin içeriksizleştirilmesi de çok eşliliğe zemin hazırlamaktadır. Ayrıca eşcinsel çok eşlilik ve grup evliliği de çok eşlilik kapsamına girmesine rağmen Türk toplumunda diğer durumlara çok fazla rastlanmadığından, çok eşlilik terimi genellikle çok karılılık yerine kullanılmaktadır. Çok karılılık da yaygın olarak iki eşlilik (bigami) biçiminde yaşanmaktadır. Türk toplumunun aile yapısı tek eşlilik temelleri üze- rine kurulmuş olmasına karşın, eşler ve yaşandığı çevre tarafından da yadırganmadan makul görülen çok eşliliğe hatırı sayılır sıklıkta rastlanmaktadır. Ortak bir eşe sahip olan kadınlar için bir tanımlama bile yapılarak bu kadınların birbirlerine karşı durumlarına “kuma” adı verilmektedir. Çoğunlukla kırsal kesimde görülen “kuma” kavramı ve “çok eşlilik” şehirlerde de diğer bir boyu- tuyla “metres hayatı” adı altında yaşanmaktadır. Çok eşliliğin nedenleri arasında ise toplumların kültürel, dinsel, demografik, ekonomik ve sosyal faktörleri bulunmaktadır. Kadın nüfusun erkek- lerden fazla olması, aşiretlerde genişleme, tarım toplumlarında da işgücü ihtiyacını karşılama amacı, töre gereği erkek kardeşin ölümü sonrasında onun eşi ya da eşleriyle evlenilmesi, eşin çocuk doğuramaması ya da erkek çocuk doğurmamış olması çok eşliliğin nedenleri arasında yer almaktadır. Çok eşliliğin benimsendiği kültürlerde ise insanlara erken yaşlardan itibaren bu ko- şullandırma yapılmaktadır. Konunun psikolojik boyutunda ise, erkekler cinsel dürtüleri ve birden çok kadınla tatmin olma istekleri doğrultusunda çok eşliliği seçebiliyorlar ya da duygusal ilişkilerini sürdürdükleri eşlerinin yanı sıra cinsel istekleri için daha genç biriyle birlikte olmak istiyorlar ya da eşlerini kendilerine ait bir parça gibi görerek başka birine ihtiyaç duyabiliyorlar. Aldatmada erke- ğin eşi dışındaki partneriyle arasında bir sorumluluk bağı bulunmazken, çok eşlilikte erkeğin tüm eşlerine karşı maddi ve manevi bir sorumluluğu vardır. Böyle bir durumda ise kadınına eşitlik ve yasal güvence sağlayamayan, çocuklarını cinsel istismardan koruyamayan bir ülkenin uygar ve saygın olmasından bahsetmek de mümkün değildir. Bu nedenle TV, radyo, internet vb. her türlü yayın aracında çok eşliliği özendirici programların aksine evliliklerle ilgili şifa verici ve iyileştirici
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy NTU2NTE2