Gelenek, Görenek ve İnançlar
357 Karakalpak Kültüründe Tabu ve Örtmeceler Gelenek, Görenek ve İnançlar Tabular genellikle korku, istenmeyen/sevilmeyen olaylar ve bazı şeylerin ayıp kabul edilmesi gibi psikolojik sebeplere bağlı olarak ortaya çıkar. Tanrı veya tanrısal varlık olarak kabul edilen güçlerle ilgili korku ve korkuya dayalı bir say- gı geliştirilmiştir toplumlarda. Bu yüzden bu güçlü varlıkların adları veya ilgili olduğu düşünülen eşyaları, tabulaştırılır. Tanrı’nın adı/adları her yerde ve her zaman açıkça söylenmeyebilir. Onun yerine Tanrı’yı ima eden ifadeler kullanılır. Mesela tuvalette, banyoda vb. uygun olmayan yerler- de Allah lafzı söylenmez, belki onun yerine “ Yaradan, adına kurban olduğum” gibi ifadeler tercih edilir; cin vb. varlıların yerine üç harfliler gibi ifadeler kullanılır. Melek vb. varlıkların isimleri açıkça söylenmeyebilir. Karakalpaklar, Azrail için jan alğış “can alıcı melek” ifadesini de kullanırlar. Ka- rakalpak Türkleri, lohusalık döneminde kadına musallat olacağına inanılan ve Türkiye Türklerince albastı olarak adlandırılan varlığa albaslı (Genellikle kadınlara musallat olduğuna inanılan cin, şeytan gibi varlık, albastı) demektedirler. Bädik denilen, insan ve hayvanlara hastalık getirdiğine inanılan mitik bir varlık da tabulaştırılmış varlıklardan biridir. Bu yüzden de hastaları iyileştirmek amacıyla söylenen şiirlerin bir türünün de adına bädik denmektedir (bunu halk tabipleri veya falcılar kullanır). Bunlar, adları söylendiğinde insanın başına bir şey geleceğinden korkulan ve bu yüzden adları “örtülen” ifadelerdir; yani kaynağını tabudan, tabusal korkudan alan örtmecelerdir. Kadınlar da Türk toplumunda sakınılan, korunması gereken değerli varlıklardır. Bu yüzden onların özel adları, özel eşyaları da bir nevi tabulaştırılmıştır. Anadolu’nun bazı yerlerinde ve diğer Türk topluluklarında kadının özel adını söylemekten imtina etme, bunun en açık gösterge- sidir. Bu yüzden genel olarak “kadın” cinsi, ima, ad aktarması vb. yollarla konuşma diline getirilir. Karakalpaklar arasında kadın/aile konusunda şu örneklere rastladık: bası baylawlı: sahibi olan, adamı olan, başı bağlı (kadın). bası bos: henüz sahibi veya eşi olmayan kız veya erkek, başı bağlanmamış, evlenmemiş. jeñgey : yaşlı kadın. jesir : kocası ölmüş kadın, dul kadın. jetim-jesir : anne babasız çocuk veya kocası ölmüş kadın, dul-yetim. näsiybeniñ köteriliwi: erkek ve kadının ayrılması. naşar: kadın ve kızlar. zayıp : erkeğin eşi, evli kadın. Aynı durum, kadınlar tarafından eşinin veya diğer aile büyüklerinin (kayınpeder vd.) ismi- nin söylenmemesi şeklinde de karşımıza çıkmaktadır: Ağa : kadınların kocalarına hitap tarzı. Kişi: kadının eşi, koca, zevç. İstenmeyen/sevilmeyen olay ve varlıklar, her toplumda mevcuttur. Bunların açıkça söylenmesi de sakıncalı, tehlikeli bulunabilir. Hastalık isimleri, ölüm olayları gibi. Karakalpak Türkleri arasında da adları açıkça söylendiğinde, söyleyenin bir felakete, belaya veya o hastalığa maruz kalacağına inanılan hastalıklar bulunmaktadır. Bu yüzden de söz konusu hastalık isimleri örtmece mantığıyla çeşitli mecazi ifade yollarıyla yeniden adlandırılır: bawırqurt : insanların ve canlıların bağrında görülen (uzun bir kurt sebebiyle ortaya çıkan) bir tür hastalık. bezgek : sıtma hastalığı. et qaş-: hastalanmak, zayıflamak, yor- gun düşmek. gübirtkeyli : tırnağa düşen irinli yara, tırnak yarası hastalığı. ısıtpa , sıtma hastalığı. iyt jegi: bir tür hastalık, it yarası. jaqbas : zaman zaman çıkan ve depreşen eski hastalık. jamanlatıw : hayvanlarda görülen bir hastalık. jötel : 1. solunum yolları-
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy NTU2NTE2