Geleneksel Bilginin Korunması Ve Sürdürülmesinde Coğrafi İşaretleme Ve Müzeler: Geleneksel Ve Çağdaş Yaklaşımlar

540 Dr. Ayşem YANAR - Dr. Ceren KARADENİZ T.C Kültür ve Turizm Bakanlığı leri arasında Cİ farkındalığı en yüksek olan müzelerin “zeytinyağı, halı (etnografya) ve oyuncak” temalı koleksiyonlara sahip müzeler olduğu saptanmıştır. Kuzey Ege Bölgesi zeytinyağlarının Cİ sahibi olduğunu bilen ve bu bilinçle müzecilik çalışmaları planladıklarını ifade eden Oleatrium Zeytin ve Zeytin Yağı Tarihi Müzesi (Aydın), Adatepe Zeytin Yağı Müzesi (Çanakkale) ve Köstem Zeytinyağı Müzesi (Alaçatı, İzmir) tarihi fabrika ya da sabunhane vb. alanlar restore edilerek ku- rulmuştur. Bu müzelerde, kuru baskı tarzında zeytinyağı ve zeytinyağı sabunu üretimine devam edilmekte; bölge köylerinden toplanmış zeytin, zeytinyağı ve sabun üretimine ilişkin çeşitli araç -gereç ve aksesuarlar ( eski zeytinyağı presleri, zeytin toplama aletleri, taşıma ve saklama kapları, çeşitli folklorik nesneler vb.)  sergilenmekte ve tarih boyunca zeytin ve zeytinyağına bağlı kültürel değişim araştırılmaktadır. Zeytin ve zeytinyağı kültürü Gaziantep Hamam Müze- si’nde ve Beypazarı’ndaki Türk Hamam Müzesi’nde ise, zeytinyağından üretilen sabunların sergi tasarımında kullanımı ve yorumuyla ele alınmaktadır. Ayrıca bu müzelerde halkın müzecilik çalış- malarına katılımı da çeşitli eğitim ve tanıtım etkinlikleriyle sağlanmaktadır. Ancak bu çalışmalarda ürünün Cİ tescilinin vurgulanmadığı saptanmıştır. Sonuç Yerine Cİ tescilli ürünlerin dayandığı somut ve somut olmayan kültürel miras toplumsal dönü- şümlerde güçlü ve dönüştürücü kaynaklardır. Bu kaynaklar kullanıldığında yeni ve eski arasında denge kurulur ve geleneksel bilginin yeni teknolojilere uygulanarak gündelik hayatın parçası- na dönüşmesi sağlanır. Aynı şekilde müzeleme süreçlerinde mirasın kuşaklararası aktarımını sağlamak ve müzelerdeki durağan uygulamalardan farklı kılmak için ihtiyaç duyulan yerel katılımın sağlanmasını kolaylaştırır (Di Giovine, 2009: 261). Coğrafi ürünlerin yaygınlaştırılması, tanıtılması ve sürekliliklerinin sağlanması için üretici- ler, tüketiciler ve ilgili kurum ve kuruluşlar işbirliği çerçevesinde iletişim, fiyatlandırma ve dağıtım stratejileri izlemelidir. Cİ tescilli ürün üreticileri, ürün ve yerel kalkınma, çevre arasındaki bağlan- tıyı vurgulayan bir dizi mesaj kampanyası oluşturmayı, ürünleri müze ve kültür kurumları aracılı- ğıyla korumayı, sergilemeyi ve tanıtmayı düşünmelidir (Rangnekar, 2004). Cİ tescilli ürünlere yer veren müzeler halkın ihtiyaçlarını karşılamalı ve dış destek olmadan halkın katılımıyla sürdürüle- bilir olması için çalışmalıdır. Katılımlı müzecilik süreçleri, halkın koleksiyon oluşturma, sergileme, koleksiyonu yorumlama, proje geliştirme ve eğitim etkinliklerine aktif katılımını gerektirir. Tescilli Cİ yerel ekonomiye iş olanakları yaratırken, bu tescile bağlı yerel ve sürdürülebilir turizmi teşvik edecek politikaların üretilmesi ve uygulanmasına altyapı oluşturur. Ancak Cİ’li ürün belirli standartlar gözetilerek turistikleşmeden üretilerek tanıtılmalı ve etik kurallar çerçevesinde pazarlanmalıdır. Bu bağlamda Timothy (2012: 146)’nin yerel kültürlere ait miras unsurlarının o mirasın sahiplerinin olmaktan çıkarak daha çok dışarıdan gelenlerin emtiasına dönüştüğüne iliş- kin vurgusu önemlidir çünkü yerel halkın değerlerinden uzaklaşarak pazarlanan ve popüler bir meta haline getirilen Cİ’li ürün toplumsal sorunları da beraberinde getirebilir. Bu çalışmada incelenen müzelerin çok azında sergi tasarımında ya da eğitim etkinlikle- rinde Cİ vurgusu yapıldığı saptanmıştır. Dolayısıyla Türkiye’deki çoğu müzede nesnelerin yaygın olarak birer nostalji nesnesi olarak sergilendiği, esere bağlı sürdürülen geleneğe vurgu yapıl- madığı ve müzecilik süreçlerinde halkın katılımına düzenli olarak yer verilmediği izlenmektedir.

RkJQdWJsaXNoZXIy NzM2ODUz