ESER ADI

75 Geleneksel Kültürde Kadına Yüklenen Değerlerin Haklbilimsel Açıdan Değerlendirmesi Genel Konular “Cazıların ciğer yemesiyle ilgili buralarda eskilerden beri bir hikâye anlatılır: Evin gelini ca- zıymış. Çocuğun ciğerini çıkartır, yemek için ateşe gömer. Bu arada ateşin başında uykuya kalır. Kaynanası sabah ateşi karıştırırken ateşe gömülü bir şey olduğunu görür iyice karıştırır bakar ki ciğer parçası. -Bok yiyenin kızı kendi doymuş ta bunu da bana bırakmış, der. Meğerse kaynana da cazıymış, Ateşte pişmiş ciğeri alır, çekilir bir köşede yer.” (Rize, Pazar) EVLENME GELENEKLERİ Gelin çok konuşursa; “yeter çok konuşma keçiler kotur (uyuza benzeyen bir tür keçi has- talığı) olacak denir. SONUÇ VE DEĞERLENDİRME Doğacak çocuğun cinsiyetinin ne olacağı konusunda yapılan yorumlarda birçok etkenin rol oynadığı görülmektedir. Yorumlar ayrı ayrı sınıflandırılarak irdelendiğinde, cinsiyete ilişkin top- lumsal değerlerin doğumla ilgili adet ve inanmalara çeşitli şekillerde ve görünümlerde yansıdığı görülür. Bunları tek bir nedene bağlamak objektif düşünmeye uygun düşmez. Kadına ve erkeğe biçilen toplumsal rollerin doğumla ilgili batıl inanç ve uygulamalara dönüşmesi aşağıdaki olasılık- ların birer yansıması şeklinde olabilir. Bunlardan birini öne çıkarmak ya da etkili göstermek bizi objektif bakış açısından uzaklaştırır. Öte yandan cinsel kimliğimin bir yansıması olarak konuya yaklaşımım kaçınılmaz olarak kadın bakış açısının bir ürünüdür. Araştırmacının kimliğini konu- dan bağımsız düşünmek olsa olsa bizi bir yanılsamaya götürür. Bu da tarafsızlık yanılsamasıdır. 1. İnsanlık tarihi kadın ile erkeğin iktidar mücadelesine sahne olmuş. Ne zaman ki erkeğin üremedeki rolü keşfedilmiş anaerkil düzenden ataerkil düzene geçiş başlamış. Yeni düzeni oluş- tururken eski düzenle ilgili düşünce ve uygulamalar ters yüz edilmiş. Mevcut düzeni yıkıp yerine yenisini geçirirken mevcut davranış ve uygulamalar erkeğin lehine çevrilerek öç alma, kısasa kısas hatta eski anaerkil düzendekinden daha şiddetli ve baskın düşünce ve uygulamalar ortaya çıkmıştır. Toplumsal statünün uygulamalara yansıması; “Hamile kadının karnında erkek çocuk yu- karıda, kız çocuk aşağıda durur.” örneğindeki gibi inanmalara yol açarken dinsel motiflerin de etkisiyle “Erkek çocuk sağda, kız çocuk solda durur.”. “Kadının hamilelik sırasında sağ göğsü bü- yürse oğlan, sol göğsü büyürse kız doğurur”, “hamileliği sırasında kadın sağ bacağından aksarsa oğlan, sol bacağından aksarsa kız doğurur”, “erkek çocuğunun ana karnındayken kırk günde her yeri belli olur, kız çocukları kırk günlükken ana karnında et gibidir.” düşüncesi yaygındır. Dinsel olarak yönlerden sağın hayırlı olduğu, sağ elle işe başlanması, sağ elle tokalaşma, sağ ayakla kapıdan çıkmak, tuvalet temizliğinin ise sol elle yapılması vs. kadın ve erkeğin konumlarının bir- birine zıt yönde olduğunun bir göstergesidir. Bu durum hayırsız, kötü, çirkin ne varsa kadınların temsil ettiğini; buna karşın hayırlı, iyi, güzel ne varsa erkekleri temsil ettiğini anlatmaktadır. Kadı- nın ve erkeğin toplumumuzdaki yeri ve itibarı, “sağ”ın, “sol”a nazaran daha kuvvetli, daha şanslı, daha yararlı olması şeklinde açıklana bilinir. 2. “Eksik etek” le dile getirilen aslında kadının aklının eksikliğidir. Bu yine geleneksel kül- türde “ana rahminde kız çocuğunun kafası, her tarafı oluştuktan sonra, en son olarak konmakta-

RkJQdWJsaXNoZXIy NTU2NTE2