Göstermeci Tiyatro-Açık Biçim Ve Kent-Köy Tiyatrosu Geleneğimizi Oluşturan Türler Arasındaki Benzerlikler

267 GÖSTERMECİ TİYATRO-AÇIK BİÇİM VE KENT-KÖY TİYATROSU GELENEĞİMİZİ OLUŞTURAN TÜRLER ARASINDAKİ BENZERLİKLER Prof. Dr. Nurhan TEKEREK Giriş Karagöz, Ortaoyunu ve Meddah çağdaş tiyatromuzu da besleyen döneminde popüler ol- muş üç geleneksel gösteri sanatımızdır. Her üç tür de öz ve biçim açısından eskimiş gibi görünse de, özellikle yapı açısından yeni ve çağdaş özellikleri de içermektedir. Soyutlama ve onun estetik yansıması gevşek doku-parçalı yapı, oyunsuluk, oyun bozma, dans ve müzikle kesintiye uğrat- ma, mekân ve zamanda sıçramalar, sahne gerektirmeyecek biçimde her mekânda seyirciyle buluşma, başka bir deyişle oyuncu-seyirci organik bağı, ironi, grotesk, fantazi ve taşlama gibi pek çok güldürü tekniğini söz ve hareketle harmanlayarak kullanma gibi özellikler yeni kalmış, kalıcı özelliklerdendir. Tiyatromuzu besleyen bir başka önemli kaynak da Köy Seyirlik Oyunları’dır. Top- rağa bağlı Anadolu köylüsünün doğanın ritmine uymak adına, belli günlerde oynadığı bu törensel oyunlarda da yeni ve kalıcı olan pek çok özellik vardır (Tekerek, 2008). Göstermeci Tiyatronun da temelini oluşturan düşünce biçimlerinden biri soyutlama, kent ve köy tiyatrosu türlerimizi yeni kılan başat bir özelliktir. Soyutlama, felsefi olarak kaynağını ir- rasyonel bakış açısından alan, özellikle Doğu toplumlarında var olan bir dünyaya bakış biçimidir. Böylesi bir bakış açısı dünyaya uzaktan bakma, gerçeği, kişide bıraktığı izlenim ve algılama çer- çevesinde görme, genelleme yapma, dolayısıyla tasavvura-imgeleme olanak sağlama biçiminde kendini gösterir (Tekerek, 1997). Soyutlamanın estetik alana yansıması Abstraktion-Abstraction olarak isimlendirilebilir. Worringer estetikteki Abstraktion-Soyutlama’yı, zorunlu ve değişmez şeylere bakarken, insan varlığının genel olarak tesadüfiliğinden, genel organik varlığın görünüşteki varlığından kurtulma iç tepisi şeklinde ifade eder (Worringer, 1985). Bu iç tepi beraberinde “özdeşleyim” den kurtularak “tasavvur-imgelem gücünün kullanılması” yoluyla asıl öze ulaşma sürecini getirir. Bu bağlamda soyutlama tasvirin yüzeye yaklaşması, uzaydan kurtulmuş bir biçim anlayışı şeklinde Batı Sanat Tarihi’nde de sıklıkla karşımıza çıkar.

RkJQdWJsaXNoZXIy NzM2ODUz