Ihlara Vadisi ve Çevresi Kırsal Yerleşmelerinde Yapı Sanatı ve Geleneksel Yapı Ustalığı

124 Mahmut DAVULCU T.C Kültür ve Turizm Bakanlığı İnşaat süreci ihtiyaç sahibinin bir bina ustası ile konuşması ve anlaşması ile başlar. Us- tanın aranıp bulunması ile ustanın isim yapmış, güvenilir bir meslek sahibi olması arasında doğ- rudan bir bağlantı vardır. Gerekirse, usta komşu yerleşim yerlerinden de getirtilebilir. Ev sahibi nasıl bir ev istediğini, büyüklüğünü, oda sayısını vs. ustaya anlatır, gerekli malzeme, çalışması gereken işçi ve yonucu sayısı konuşulur. Daha sonra usta ile hane sahibi birlikte evin yapılacağı araziye gider, konuşulanlar doğrultusunda evin şekli ve planı usta tarafından fikren tasarlanır. Evi yaptıracak kişi ile usta arasında yapılan bir pazarlık sonrasında (anlaşmaya varılırsa) bir gün belirlenerek inşaata başlanır ve yaklaşık yirmi günde tamamlanır. 8.7. Geleneksel İmar Kuralları Ihlara Vadisi ve çevresindeki yerleşmelerde hâlihazırda Köy Kanunu veya Belediye İmar Kanunu gibi yazılı ve resmi bir imar hukuku yürürlükte olmakla birlikte, yazılı hukukun yörede hâkim kılınmasından önceki dönemlere ait, Tarım Çağı’nın kendisine has şartları içerisinde mey- dana gelmiş olan geleneksel bir imar hukukunun izleri de tespit edilebilmektedir. Yerleşim yerinin gelişimini ve yapılaşma faaliyetlerini çok da katı olmayan bir düzen içerisinde tutmaya ve birlikte yaşamanın getirdiği bir takım problem ya da husumetleri önlemeye ve çözmeye yarayan bazı temel kural ve kaidelerden müteşekkil olan bu örfi hukuk, ustalarca ya da bizzat yerli halk tara- fından nesilden nesile sözlü olarak aktarılmıştır. Yazıya geçirilmemiş olan toplumsal mutabakat ve gelenekler bu hukukun ana gövdesidir. Karşılıklı anlaşma ve uzlaşmaya dayalı bu geleneksel kuralların işlemesi ve işletilmesinde meslek içi denetimin büyük payı vardır. Bu denetim tabi ki diğer ustaların eleştirisidir. Bu denetim tarzı yerli halk tarafından da kullanılır. Yapılaşmayla ilgili gelenek ve kurallara saygı gösterilmesi yerleşim yerinin birliğinin ve huzurun muhafazası açısın- dan son derece önemlidir. Söz konusu hukukun özünü komşuya maddi ya da manevi olarak zarar vermemek, mahremiyeti korumak, mülkiyet haklarını çiğnememek, rahatsızlığa neden olmamak ve ortak mülk ya da kullanım alanı olarak kabul edilen bazı sahaları işgal edecek ya da daraltacak çeşitli mimari müdahalelerden kaçınmak oluşturur. Yörede yeni yapılacak olan binaların öncelikle yolu daraltmaması gerekirdi. Sıkışık bir dokuya sahip olan yerleşim yerleri için bu kural herkesin uy- ması gerektiği elzem bir kuraldı. Yerleşim yerindeki mimari uyumu bozmamak da önemli prensip- lerdendi. Geleneksel yerleşmelerde göze batan, etrafındaki binaları ezen ve dikkat çeken yapılar ve bu tür yapılaşma modern dönemlere aittir. Bir yapının başka bir yapıya çok yakın olarak yer- leştirilmesi gibi durumlarda ise komşu ile konuşmak ve iznini almak söz konusudur. Hayatın en önemli temel gereksinimlerinden olan ışık ve havayı yeni inşa edilen bir konutta –hâlihazırda var olan diğer konutların sahip olduğu ışık ve havayı mümkün olduğunca engellemeden- sağlamak yapı ustası ve ev sahibinin en önemli amaç ve zorunluklarındandır. “Şimdi bir metre yanaşmaycan, bir metre de o yanaşmaycak iki metre kalır (iki evin) arada. (Birbirini gören karşılıklı) pencere Açılmaz. Biribirine bakman. Gu- nah. Bak benim bu evimin bacası bu yanda. Şu baca. Öte yanda adam bu yanna yaptırdı mı, bu yanna koydu mu ne olur? Birbirine bakan. Olmaz o! O da o yanna kor.” (K.K.3). “Yok, evini komşunun şeyine (evine) itiştiremezsin. Çok yakın akraba olur-

RkJQdWJsaXNoZXIy NzMzNDcy