Ihlara Vadisi ve Çevresi Kırsal Yerleşmelerinde Yapı Sanatı ve Geleneksel Yapı Ustalığı

108 Mahmut DAVULCU T.C Kültür ve Turizm Bakanlığı ları, kültürel bir süreklilik içerisinde sayısız ürün, deneyim, farklı gelenek ve yapı tipi ile günümüze kadar gelmiştir. Mimarlık tarihinin ve kültürünün önemli bir parçasını da “halk mimarisi/halk yapı sanatı” oluşturur. Halk mimarisi yaratıcısı olan halkın ihtiyaçlarına göre şekillenip biçimlenen, toplumun yaşam tarzını, ilişkilerini, üretim ve tüketim biçimlerini, inanış ve geleneklerini en yalın biçimde ortaya koyan kültürel bir olgu olarak tanımlanabilir. Halk mimarisi, insanın doğaya yerleşmesi ve mesken tutmasının hikâyesidir. Halk mimarisi mimarlık konusunda nesiller boyunca gerçekleşen akıl ve deneyim birikimi ile buna dayalı üretimdir. Halk mimarisi kesin ölçülerin pek olmadığı, bir- çok şeyin göz kararı ile yapıldığı, sözlü bir dünyadır. Günlük hayata dair mimari talepler mevcut teknoloji ölçüsünde karşılanır, yenilik ve değişim son derece yavaştır. Bu bağlamda geleneksel dünyanın ve geleneksel hayat tarzının düşük tempolu yaşayış şekline son derece uygundur. Halk mimarisinin belirli ya da daha doğrusu tam olarak tanımlayabileceğimiz bir coğrafi düzlemi bulunmamaktadır. Kırsal yerleşmelerde gerçekleştirilen ve resmi yapıların haricindeki mimari faaliyetleri kapsayan “kırsal mimari”, hiç kuşkusuz halk mimarisi olarak tanıdığımız olgu- nun bir parçasıdır. Bununla birlikte halk mimarisi olgusu kırsal mimari ile tümüyle örtüşmemek- tedir. Kırsal mimari kapsamında yer alan yapılar mütevazı boyutlu, basit planlı, ucuz ve oldukça işlevseldir. Kırsal yerleşmeler belirli ölçütlerde yalıtılmış ve kendilerine yeten bir hayat tarzı, üre- tim-tüketim ilişkisine sahip oldukları için büyük kolektif örgütlerle sıkı sıkıya bir bağ kurma ihtiyacı duymamışlar ve bu nedenle mimari değişim ve gelişmelerin etkisini kentlerin aksine daha yavaş bir biçimde yaşamışlardır. Bu türden bir ilişki yapılan tüm kanuni düzenlemeler ve müdahalelere rağmen 21.yüzyılda bile tam olarak kurulamamıştır. Bundan dolayı halk mimarisinin son sığınağı kırsal yerleşmelerdir. Geçmiş kültür, topluluk ve halklardan devralınan miras halk mimarisinin biçimlenişinde önemli bir etken olmakla birlikte, bu durum günümüz mimarisinin binyıllardan beri değişmeden çağımıza aktarıldığı manasına gelmemektedir. Zira ağır aksak da olsa bir değişim ve dönüşüm her zaman için yaşanmış olmalıdır. Ayrıca tespit edilen bir benzerliğin altında her zaman için bir önceki kültürü görmek insan yaratıcılığını küçümsemek olacaktır. Halk mimarisi ürünlerinin oluşumu ve gelişimi için kilit rol oynayan unsurlar kişisel arzu ve tercihlerden ziyade ortak alışkanlık, ihtiyaç, inanç ve geleneklerdir. Halk mimarisi olgusunun ihtiyaç, işlev ve hizmetleri ön planda tutan, savurganlıktan uzak faydacı karakteri aşırı süslü, şatafatlı ve pahalı bezeme ya da süslemelerin bu olgu kapsamındaki yapılarda karşımıza çıkmasına büyük ölçüde mani olmuştur. Pratik, fonksiyonel, ucuz, rasyonel ve kolay çözümler her an işbaşındadır. Halk mimarisi ürünleri insan çabasıyla doğanın içerisinde ama doğaya uyumlu olarak ve doğadan elde edilen yerel malzemelerle meydana getirilen aşırılıktan uzak mimari ürünlerdir. Halk mimarisi olgusu içerisinde incelenen yapılar boyutlarıyla insanı ezerek cüceleştirmez. Ya da içerisinde yer aldığı tabii ortamda aykırılık teşkil etmez. Bunun nedeni bir tür hümanist bakış açısı ya da felsefi yaklaşım değil eldeki teknoloji ve ekonomik imkânların kıldığı zorunluluktur.

RkJQdWJsaXNoZXIy NzMzNDcy