İnanca Dayalı Sivil Toplum Kuruluş Sembolleri - Ankara Alevi - Bektaşİ Dernekleri Örneği

111 İnanca Dayalı Sivil Toplum Kuruluş Sembolleri - Ankara Alevi - Bektaşî Dernekleri Örneği - Gelenek, Görenek ve İnançlar Amblemde yer alan bir başka figür olan ceylan/geyik, Türklerde kullanılan en erken dö- nem sembollerden biridir. Geyikten türeyiş anlatılarının varlığı Moğol, Fin-Ogur, Avrupa Hun, Macar ve az da olsa Kuzey Türkleri arasında yaşamaktadır. Geyik, şaman törenlerinde biçimine girilen hayvan ata veya ruh olarak bilinir. Göktürklerde kurban edilen geyik aynı zamanda hüküm- darlığın sembolüdür. Budist mitolojide ak geyik Buda’nın sembolü olmuştur. Geyiğin birçok anla- mı İslamiyet’ten sonra da devam etmiştir (Ögel 1989:569-583) . Bolluk ve bereketin sembolü olan bu hayvan kimi zaman yol gösterici kimi zaman mübarek bir binek kabul edilmiştir. Sıgın, dağ keçisi, geyik, ceylan, Sanskritçe bir kelime olan Eşki (Keçi) biçimiyle de Türkçe’de kullanılmıştır. Bugün Türkistan’da dört tülük maldan biri olup koruyucu iyesi Eşki Ata’dır. Türkiye sahasında yol göstericiliği ile birçok anlatıda varlığını devam ettiren geyik motifi Alaeddin Gaybî’nin Kaygusuz olmasına (Güzel 2011), Geyikli Baba, Karaca Ahmet gibi dervişlerin toplumun aydınlanması ve tarım toplumu olmasında öncülük etmeleri, geyik veya ceylanın Türk kültürü alanında önemine işaret etmektedir. Teslim Taşı; 0,5 -1,5 cm. kalınlığında bir yüzü hafif konveks, kenarları 12 muntazam hilal şeklinde dilimli, bir taştır. 12 dilimli olmasına pek çok anlam yüklenir. En altta dört halka dört kapıyı (Şeriat, Tarikat, Marifet, Hakikat) simgeler. Bu alt kısım, bazı bölgelerde ise bildiğimiz püskül şeklindedir. Püskül şeklen süpürgeye benzetilir. Bazıları kırmızı, bazıları ise beyaz veya yeşil renktedir. Bununla nefsin kötü hallerini süpürmeyi, böylelikle kalbin temizlenmesinin gereğini temsil ettiği düşünülür. Renkler için ise yerine göre bazen beyaz veya yeşil, zehirlenerek öldürüldüğü için Hz. Hasan’ı; kırmızı, boğazı kesilerek öldürüldüğü için Hz. Hüseyin’i remz eder. Taşın üst ve alt bölümünde bağın geçtiği deliklerin yanında, tespih tanesi gibi iki yuvarlak bulunur. Bunlara Habbe denir. Bektaşilikteki genel kabulde yukarıdaki Habbe, Hz. İmam Hasan; aşağıdaki Habbe, Hz. İmam Hüseyin, taşın kenarlarındaki hilal şeklindeki girintiler ise On İki İma- ma işarettir. Taşın dış yüzü Hz. Hatice, iç yüzü Hz. Fatıma’yı; teslim taşı bağının enseye gelen kısmındaki ince deri İsmail Peygamber için inen kurbanın derisi veya Ene’l -Hakk şehidi Nesimi Sultan’ın yüzülen derisine işarettir. Kaytan diye tanımlanan bağı ise darağacında asılan yine bir başka Ene’l -Hakk Şehidi Hallac-ı Mansur’un ipidir. Gelenekte nasip alacak cana verilecek olan teslim taşının kaytanının derisi canın nasip kurbanının derisinden, bağı ise yününden elde edilen iple yapılır, nasip gününden bir veya birkaç gün önce deneyimli dervişler veya deneyimli bacılar hep birlikte usulüne uygun olarak bu teslim taşını hazırlar. Teslim Taşı’nın kaynağı eski Türk inanışlarına bağlanmaktadır. Tanrı tarafından Türkle- re armağan edilen Yada/Cada/Sata taşı ile istenildiğinde yağmur yağdırmaktadırlar. Hakkında birçok anlatı bulunan Yada/Cada/Sada taşıyla ilgili bilgi Divan u Lügati’t-Türk’te yer almaktadır. (Tanyu 1968;41-60,141;Özen 2011; Erdem-Demir 2010). Alevi Kültür Dernekleri’nin amblemiyle ilgili sorgulamada kaynak kişiler; Aleviliği bir mez- hep olarak anlayıp; “Alevilik mezhebinin işareti”, Hacı Bektaş figürünü “Alevi dedesi”, “Erenler”, “Pir Sultan Abdal’ın figürü” biçiminde algılayıp Alevi kanaat önderi/piri olarak belirtmişlerdir.

RkJQdWJsaXNoZXIy NTU4MTgx