İnanca Dayalı Sivil Toplum Kuruluş Sembolleri - Ankara Alevi - Bektaşİ Dernekleri Örneği

107 İnanca Dayalı Sivil Toplum Kuruluş Sembolleri - Ankara Alevi - Bektaşî Dernekleri Örneği - Gelenek, Görenek ve İnançlar unutulmaması, yaşatılması, yeni nesillere aktarılması ve burada yaşayanlara maddi ve manevi destek sağlanması, Alevi-Bektaşilik ile ilgili folklor, inanç, eğitim ve sanat araştırmaları ve kültürel etkinlikler ve çalışmalar yapmak, cem evi yapmak, yaptırmak, açılmış olanların onarımını yap- mak ve yaşatmak, toplum sağlığıyla ilgili çalışmalar yapmak, zor koşullarda yaşayanlara maddi ve manevi destek vermek, taziye merasimlerini düzenlemek, muhtaç aileler ve fertlere her türlü yardımda bulunmak.” (Madde-3) amacıyla kurulduğunu beyan etmektedir. Vakfın ambleminde; Zülfikâr’la çerçevelenmiş alanda semah dönen erkek ve kadın iki insan figürü bulunmaktadır. Amblemi: Semah Dönenler ve Zülfikâr, Vakıf Başkanı Özdemir Özdemir tarafından ta- sarlanmış olup Zülfikâr’ın, İslam’ın keskin kılıcı olması münasebetiyle, Semah dönenler Hakk’a yakarışın ifadesi olarak tasarlanmış olduğuna dair bilgi Vakfın başkanından alınmıştır. Kaynak kişi, düşünce temelini oluşturan Aleviliğin Hz. Ali’ye bağlılık olduğunu ifade ile barış, kardeşlik ve birlikte yaşama azminin bu temel düşünce ile oluşacağını ifade etmiştir. Amblemin çerçevesini oluşturan Zülfikâr, Hz. Ali’nin efsanevî kılıcının ismidir. Şekli ve menşei hakkında çeşitli rivayetler bulunan Zülfikâr’ın Bedr savaşında alınan ganimet, Uhud sa- vaşında Ebu Deccâne’nin savaşarak ucu iki parça olan kılıcı, Gasanî’nin Hz. Muhammed’e hedi- yesi olduğu ifade edilmektedir (Kaan 1961: 12-13). Bazı sihrî-efsânevî özellikleri taşıyan eski Türk kılıcı ve bu kılıç etrafında teşekkül eden inançlar, Türklere komşu milletlerin kültürüne de girmiştir. İlahî kudrete sahip kılıç inancı, Hunlardan (Atilla’nın Mesih’in kılıcını bulduğuna dair ef- sâne) Osmanlılara kadar yaşamış ve Zülfikâr da bu inancın tezahürü olarak gelmiştir (Esin 1979). Türkistan sahasında İslâmiyet’in yayılmasında büyük fonksiyonu olduğuna inanılan Zül- fikâr, iki ucu çatal olup aslında kuvvetli olmayan bir yapıya sahiptir. Daha çok tören kılıcı olarak kullanılan Zülfikâr, Türk insanının kılıca karşı olan inancından olsa gerek ki, birçok olağanüstü özellikler ile bezenmiştir. Zülfikar’ın Hz. Muhammed tarafından Hz. ‘Ali’ye hediye edilmesine dair inanç Türk kültüründe şed kuşanma/kılıç kuşanma geleneğinin teşekkülü ve devamını sağlamış- tır. Özellikle İslâmiyet’in yayıldığı yıllar ile Türklerin Müslümanlığı kabul etmeleri dönemlerinden itibaren başta Zülfikâr olmak üzere kılıç hakkında başka milletlerde olduğu gibi bizde de bir kılıç kültürü teşekkül etmiştir (Ögel 1948:431-460; Çetin 1997:423-424). Bir inanç motifi olarak Kaynağı İslamiyet ve Hz. Muhammed ile Hz. Ali’ye bağlanan Zülfi- kar, bir savaş teçhizatı olarak Türk hayatında da önemli bir yere sahiptir. İnanca göre Zülfikâr, Hz. Muhammed’in Hz. Ali’ye hediye ettiği ve Uhud Savaşı’ndan öncesi gökten indiğine, “Lâ fetâ illâ Alî, lâ seyfe illâ Zülfikār” (Ali’den başka yiğit, Zülfikar’dan başka kılıç yoktur) diye nidâ edildiğine inanılan ucu çatal kılıçtır. Zülfikar’ın ucundaki çataldan biri zahiri biri batini yorumu, bir ucu ilmi diğeri imanı temsil eder. Zülfikâr’ın büyük olan uç kâfirlerle, küçük olan nefisle savaşı; büyük olan dili/lisanı, küçük olan konuşmayı, sözü; büyük olan iyiliği ve inancı, küçük olan kötülüğü ve inançsızlığı; bir ucu doğruluğu diğer ucu adaleti sembolize etmektedir. Zülfikârın çerçevelediği alanda semah dönen kadın ve erkek figürleri bulunmaktadır. Hakk’a yakarışın ifadesi olarak stilize edilen amblemde bulunan semah; cem ayininde 12 hiz- metten biridir. İnanca göre Miraç’ta Hz. Muhammed Tanrı ile 90 bin kelam konuşur. Bunun 30

RkJQdWJsaXNoZXIy NTU4MTgx