Kırgız Destancılarında ve Destanlarında Rüya Motifi

155 Kırgız Destancılarında ve Destanlarında Rüya Motifi Gelenek, Görenek ve İnançlar araştırıldıkça, kültür-rüya ilişkilerinin belirleyiciliği de ortaya çıkarılmış olur. Rüyada görülen ki- şiler, nesneler, kişilerin ve nesnelerin simgelik anlamları bulunduğu anlaşılmaktadır. Rüyalar ve yorumlarının, görenlerin ve yorumlayanların kültürüyle doğrudan bir bağlantısı olduğu bilinmekte- dir. Bu sebeple, özellikle kültür örneği rüyalar, ortak kültürün simgelik anlatımlarıyla ilişkili olup, bu ilişki sonucu ortaya çıkan rüya motifleri de ortak kültür unsurları içinde yer alır. Kültürel rüyalarda ortak rüya motifleri belirgindir. Her insan kendi yetiştiği ortamın şekillendirdiği kültür çerçevesinde rüya görür. Başka bir deyişle, bir insan hangi dilde rüya görürse o dili konuşan toplumun kültür de- ğerlerine uygun motiflerle örülü rüyalar görür. Kırgız destancılarına bağlı olarak anlatılan rüyalar ile destanlarda geçen rüya motiflerinde de Kırgız Türklerinin ortak kültür değerlerinin yansıtıldığı anlaşılmaktadır. Azerbaycan ve Türkiye sahası âşık edebiyatı temsilcilerinin âşıklığa yönelmelerinde ve usta âşıklığa yükselmelerinde de rüya motifinin belirleyici bir yere sahip olduğu bilinmektedir. Âşık edebiyatında olduğu gibi, Kırgız destancılarında ve destanlarında görülen rüya motifinin kökenleri de eski Türk inanışlarına dayanmaktadır. Eski Türk inanışlarına göre sade kişilikten kamlığa / şamanlığa geçişte önemli bir işlev gören rüya, kam adayının ruhlar âlemiyle bağlantı kurduğu ve ruhlar tarafından çeşitli olağanüstü özellikler yüklendiği manevî bir yol ve yolculuk olarak görülür. Kamlık/ Şamanlıkta seçilen kam/ şaman adayı atalarının işini devam ettirebilmek için acı çeker ve hastalanır. Benzer durum Kırgız destancıları için de geçerlidir. Rüya motifi, sanatçı adayının “dolma” ve “olma”, yani “manevî eğitimini tamamlama” ve “olgunlaşma” / ustalaşma sürecidir. Sıradan bir kişiyken olağanüstü özellikler taşıyan usta bir sanatçıya dönüşme sürecinde rüya motifi bir köprü görevi görür. Bu bakımdan rüya motifi adeta manevî yükselişi simgeler (Eliade 1999: 55). Kırgızistan’daki yaygın inanışa göre, destancı olmaya aday bir kimse rüya sırasında destan kahramanlarının ruhlarıyla bağlantı kurar ve anlatacağı destan kendisine rüyada öğretilir. “Geleneğe göre anlatıcı bir rüya ile anlatıcılık görevini üstlenir. Destan kahramanını rüyada gören anlatıcı, kahramanın destanı anlatması için emretmesinden sonra bu görevi yerine getirir. Bu rüyadan sonra anlatıcı ile destan kahramanı arasında bir bağ kurulur. Bu bağ sayesinde anlatıcı binlerce mısralık destanı kolayca ezberler. Destancılar, kamların ruhlarla insanlar arasında ara- cılık yapması gibi destan kahramanlarının ruhu ile halk arasında aracılık yapar. Bu sayede anla- tıcılar, tıpkı kamlar gibi olağanüstü özelliklere sahip kişiler olarak kabul edilir” (Gezer 2017: 91). 10 İncelenen Kırgız destanlarında rüya yorumlarına da önemli bir yer verildiği görülür. Ortak rüya özellikleri taşıyan rüya motiflerinin yorumlanması ancak rüyalardaki kültürel simgelerin çözümlenmesiyle gerçekleşebilir. Çünkü rüyaların yorumunda, ortak kültürün oluşturduğu rüyaların gizemli dilinden yararlanılır. Rüyaların gizemi konusunda birikim sahibi olan rüya yorumcuları, içinde yaşadıkları toplumun ortak kültür belleğinden de yararlanır ve rüyalardaki gizemleri çözmeye çalışır. Çünkü kültürel rüyalar, şuuraltında yer edinen ortak motiflerin uyku sırasında canlanması sonucu oluşur. Zihinde şekillenen motifler uykuda ortaya çıkar. Bu rüyaların destanda yüklendiği işlevler de rüyaların anlatı geleneği içindeki önemini gösterir. 10  Keldibek, Sagımbay, Balık gibi ünlü Manasçıların da rüya sonrası destan söylemeye başladıklarına inanılır. Söz gelimi Balık’ın rüyası ile ilgili şu efsane oldukça yaygındır: Yağmur yağarken Manas’ın türbesine sığınan Balık, geceyi türbede geçirir. Manas’ı ve kırk yiğidini rüyasında görür. Manas ve kırk yiğidi tarafından kendisine bir yürük at armağan edilen Balık, bu atı eğer takımıyla birlikte Kabak adlı yerde bulacaktır. Rüya- dan sonra bu gerçekleşir ve Kabak’a ulaşan Balık, orada yürük ata binerek Namangan adı verilen yere varır. İlk destanı burada, Kuşbeyi Han’ın huzurunda anlatmaya başlar (Namatov 2001: 9-10).

RkJQdWJsaXNoZXIy NTU4MTgx