Kırgız Destancılarında ve Destanlarında Rüya Motifi

144 Doç. Dr. Bayram DURBİLMEZ T.C Kültür ve Turizm Bakanlığı gizemli bir yolculuk olan rüya sırasında, “gizli derinliklere dalma” söz konusu olmaktadır. Ruh, bu yolculuk sırasında “gömülü kişilik”le karşılaşır (Holbeche 1994: 59-68). “(R)üyalar, görüntüler ve sanrılar bir büyüme, bilgelik, güç ve yenilenme kaynağı” olarak da kabul edilir (Holbeche 1994: 128). Kureyşi tarafından “keramet” olarak nitelendirilen rüya, ruh yolculuğunun bir yansıması gibidir. Erzurumlu İbrahim Hakkı’ya göre, doğru rüyalar ve yalancı rüyalar vardır. Yalancı rüyalar insanları psikolojik olarak rahatlatırken, doğru rüyalarda geçmişin uyarıcılığı ve geleceğin müj- desi insana malum olur. Uyuyan insanın ruhu ulvi âleme yükselerek rahatlar ve bu rahatlama sonucu doğru rüyalar görülür. Hayal gücü ve tasarlama yeteneği rüyalarda belirgindir (Çelepi 2017: 9-11). . Demek ki, hayalgücü ve rüya birbiriyle ilişkilidir. Bu ilişkinin kaynağı ise bilinçaltı- dır. “Hayalgücü bilinçle bilinçaltı arasındaki kanaldır; görünmeyen bilgiyi öğrenebilmemiz ve an- layabilmemiz için görüntülere dönüştürür. Bilinçaltı gündüzün varlığını insanın ruhsal durumu, duyguları, sezgileri ve fantezileri olarak gösterir. Geceleri de rüyalarımıza biçim veren resimleri yaratmak için hayalgücümüzü kullanır. Şu halde hayalgücü bilinçaltının ve rüyalar da bunun dilini öğrenmenin en iyi yoludur.” (Holbeche 1994: 20-21). “The Power of Your Dreams/ Rüyaların Gücü” yazarı Holbeche’nin “Rüyalar neleri açık- lar?” sorusuna cevap arar. Verdiği cevap şöyledir: “Rüyalar tedavi eder, öğretir, yön verir, ke- hanette bulunur, soruları yanıtlar, bizleri geçmişe, günümüze ve geleceğe bağlar, bize eğlence ve zevk sağlar, yaratıcılığı ve cinselliği teşvik eder, sorunları çözer, bizi bilinmeyene hazırlar ve kendimizin yaşanmamış bölümlerimizi yaşamamıza imkân verir.” ( Holbeche 1994: 26). Erich Fromm’a göre rüyalar, unutulmuş bir dildir. Ruhun sırlarını açığa çıkaran rüyalar, bunu çeşitli simgelerle dile getirir. Bu dili oluşturan simgeleri “evrensel”, “geleneksel” ve “rast- lantısal” olarak üçe ayırmak mümkündür. “Evrensel” simgeler her yerde benzer/ ortak anlamlar taşırken, “geleneksel” simgeler tek anlamlıdır. “Rastlantısal” simgeler ise ferdî çağrışımla anlam kazanır (Holbeche 1994: 91). Holbeche’ye göre, “(R)uh ile kişilik arasında gizli bir konuşma” olarak görülen rüya, “sa- dece rüya görene yöneltilen şifreli bir mesajdır.” (Holbeche 1994: 207). Ancak bütün rüyalarda gizem aranmaz. Çünkü anlamlı rüyalar olduğu gibi anlamsız rüyalar da vardır 3 . Rüyalar genel olarak dörde ayrılır: 1. Tabiî Rüyalar, 2. Gelecekten Haber Veren Rüyalar, 3. İlahî Rüyalar, 4. Şeytanî Rüyalar. Bu rüyaların ilki basit yapılıdır. İkincisi allegorik ya da metaforik özellikler taşır. Üçüncüsü daha çok din büyükleri tarafından görülür. Dördüncüsü gerçekleşmeyen, nefsanî rü- yalardır (Sevim 2000: 47-48). Holbeche’ye göre “Geçmiş Yaşamlar”, “Büyük ve Küçük Rüyalar”, “Kehanet Rüyaları”, “Hatırlatıcı Rüyalar”, “Tedavi Edici Rüyalar”, “Telepatik Rüyalar”, “Telafi Rüyaları”, “Karabasanlar”, “Tekrarlayan Rüyalar”, “Cinsel Rüyalar” olmak üzere farklı rüya türleri vardır (1994: 139- 156). 3  Jung ise her rüyanın içeriğinin daima çok anlamlı ve rüya gören kişinin durumuna bağlı olduğunu dü- şünür. “Bir rüyayı doğru olarak yorumlayabilmek için rüyayı gören kişinin özel hayatını ve görünürdeki bilinç psikolojisini çok iyi (eksiksiz) bilmek, rüya bağlamını da olduğu gibi (eksiksiz) incelemek gerekir. Bu da çağ- rışımların değerlendirilmesi yoluyla olur” (Sevim 2000: 58). Bu düşünceyi sözlü kültür ürünlerinde yer alan rüyalara da uyarlamak mümkündür. Ortak kültür ürünlerindeki rüyalarda rüya ve toplum ilişkisi belirgindir. Bu rüyalarda toplum hayatı ve toplum psikolojisi belirleyicidir.

RkJQdWJsaXNoZXIy NTU4MTgx