Kırgız Destancılarında ve Destanlarında Rüya Motifi

145 Kırgız Destancılarında ve Destanlarında Rüya Motifi Gelenek, Görenek ve İnançlar Uykusu sırasında fizik ötesi âlemden alınan bilgiler rüyalarda simgelerle ifade edilir. Ga- zali, bu bilgilerin kaynağının levh-i mahvuz olduğunu söyler (Çelepi 2017: 9) . Rüyalarda görülen herşeyin simgelik anlamlarını bilen rüya yorumcuları, bu simgelerden yararlanarak güyalardaki gizemi çözer 4 . Tekrarlanan rüyalar ve simgeler önemlidir. Tekrarlanan rüyaların temaları, simge- leri (renkler, sayılar, vd.) ve kişileri/ varlıkları rüya yorumunda yol göstericidir. Rüyada duygular simgelere gizlenerek verilir. Rüya yorumları ise simgelere gizlenen duyguların ortaya çıkarılması- dır. Şiirlerdeki simgelerin birden çok anlamı olması gibi, rüyalardaki simgelerin de birden çok an- lamı bulunabilir. Bu sebeple rüya simgelerinin fizikî, zihnî, duygusal ve ruhsal yönlerden yorum- lanması gerekir. Başka bir deyişle, rüya simgelerinin “kesin ve değişmez anlamları” bulunduğu düşünülmemelidir. Söz gelimi “ateş” simgesinin sıcaklık, aile, sevgi/ aşk, temizleme/ arındırma, acı/ ıstırap, ölüm… gibi anlamları vardır. O hâlde “Bir ateş biri için sıcaklık, aile ve bir insana duyulan sevgi, bir başkasına ıstırap, ölüm ve yıkım, yine bir diğeri için bir değişim ve arındırma demek olabilir.” (Holbeche 1994: 199- 207). Rüyalar bilinenleri değil, bilinmeyenleri gösterir (Holbeche 1994: 206). Yön verici, esinlen- dirici rüyalar bir bilgi kaynağı olarak görülür. Bu rüyalar iç benliğin dış benliğe armağanları olarak da adlandırılır (Holbeche 1994: 139). Rüyalar, sanat adamları için illham kaynağı olabilmektedir (Sevim 2000: 29). Söz gelimi “Sürrealizm” adı verilen gerçeküstücüklük akımına mensup sanat adamları düşünce ve çağrışım üretirken “rüya”lardan da yararlanır. Bu sanat adamları “rüyada görülenlerin, halusinasyonların ve deliliğin ortaya çıkardığı vizyonların günlük gerçekteki algılamalarla aynı realite derecesinde olduklarını, hatta onlardan ayırt edilemeyeceklerini” de düşünür (Sevim 2000: 30). Rüya motifi- nin yer aldığı destanları incelerken sürrealist yaklaşımlardan da yararlanmak gerekir. Çünkü bu destanlarda da toplumun bilinçaltı unsurlarına rastlamak mümkündür. Ancak rüyada simgelerle ortaya çıkan bilinçaltı unsurlarında bilinçsizlik değil, “bilinç genişlemesi” ve bilinç derinleşmesi sözkonusudur 5 . 4  “Jung’a göre her rüya yorumu bir hipotezdir, bilinmeyen bir metnin şifresinin çözülmesi niteliğindedir. Bir kez görülmüş bir rüyayı yaklaşık olarak bile doğru yorumlamak mümkün değildir. Arka arkaya görülen rüyalardan oluşan rüya serisinde ise nispeten doğruluk payına ulaşmak sözkonusu olabilir, burada daha sonra görülen rüyalar sayesinde daha öncekilerin yorumunda yapılan hatalar düzeltilebilir.” (Jakobi 1982: 80’den Sevim 2000: 58) 5  Nitekim Acar Sevim tarafından hazırlanan “Rüya ve Vizyon” (2000) adlı eserde “sürrealizm” ve “realizm” kavramlarından hareketle şöyle bir değerlendirme yapılır: “Bu arada sürrealizm, adı ile de realizmle ilişkilidir. Bu ilişki karşıtlık olarak değil genişletme olarak kabul edilmelidir. Bizim çalışmamızda da rüyayı ve vizyonu bilinç genişlemesi olarak ele alacağız. Kavramın ifade ettiği ‘gerçek üstü’ içinde rüya ve gerçek gibi görünür- deki iki karşıt olay birbiriyle kaynaşır. Burada önemli olan sentez arzusudur. Çıkış noktası ise realistlerin ön plandaki gerçeği olduğu gibi verme çabasından duyulan rahatsızlıktır. Ancak bu, günlük hayatın olaylarının sürrealistler tarafından dikkate alınmadığı anlamına gelmez. Sürrealizm sadece bunları farklı görür, daha doğrusu görünürdeki banaliteyle yetinmez. Buna göre sürrealizm bir tür natüralizmdir, ‘ruhsal realitenin mut- lak kudretine’ inanır, ayrıca yeni araçlar kullanarak illüzyonist natüralizmin giremediği sahaları da kapsayan bir gerçek incelemesi yapar. Bu olay gerçeğin aşılması değil, genişletilmesi ve derinleştirilmesi olarak görül- melidir. Sürrealizm bilincin aydınlık ve karanlık kısımları arasında bir sınır çizmek istemez. Gerçekle rüyanın birbiriyle kaynaştığı gibi akılla akıl dışı arasındaki sınır da ortadan kalkmalıdır. Gücü aklınkinden daha derin- lere ulaşan bir bilincin yardımıyla sürrealizm düşünceyi akılcılığın kısıtlamasından kurtarmayı, doğrudan ve bütün saflığı ile yansıtmayı hedeflemektedir.” (Sevim 2000: 38).

RkJQdWJsaXNoZXIy NTU4MTgx