Kırgız Destancılarında ve Destanlarında Rüya Motifi

148 Doç. Dr. Bayram DURBİLMEZ T.C Kültür ve Turizm Bakanlığı iştahsızlık, ateş, korku hali görülmektedir. Bu hastalığa Kırgız Türkçesinde “arbak daruu (ruhların teması, çarpması)” veya “cin daruu (cin çarpması)” denilmektedir. Bu hastalık; Manasçılık, şa- manlık, baksılık, akınlık gibi manevi mistik yönü olan mesleklerde sık sık karşımıza çıkmaktadır (Çeribaş 2012: 79, Gezer 2017: 74). Şule Gezer’in alan araştırmasında 6 tespit edildiğine göre, Manasçı Azizbiy Mırzauulu, Ma- nas’ı anlatmaya heveslenerek yedi yaşında başlar ancak on dört yaşına geldiğinde rüya görerek psikolojik bir rahatsızlık geçirir. Hastalıktan sonra Mukaş Mambetov adlı destancıyı rüyasında gö- rür. Bu destancının yönlendirmesiyle Manas’ın dünyasına girer. Manas’ın türbesini ziyaret ederek iyileşir ve bu ziyaretten sonra anlatacağı destan parçaları gözünde canlanmaya başlar. Kamlara özgü bazı uygulamaların destancılarda da bulunması, destancıların atalarının / ustalarının kamlar olduğu kabulünü destekler. Sade kişilikten kamlığa/ şamanlığa geçişte belir- leyici olan rüya motifine Kırgız destancılarında da rastlanır. Kimi destancıların destan kahraman- larını, ulu destancıları rüyasında görerek onlardan ilham aldıkları söylenir. Özellikle Manasçı adı verilen destancıların usta Manasçı olmalarında rüya motifinin etkisi belirgindir. Yaygın kabule göre, Manas destanının bazı parçalarını anlatarak destan anlatmaya başlayan hevesli sanatçı- lar, rüya gördükten sonra usta bir Manasçı olmakta ve destanının tamamını anlatabilmektedir. Destan tasnif etmeye/ anlatmaya yönelme aşamalarından ilki olan heveslenme dönemine “köñül buru” (gönül verme) adı verilir (Gezer 2017: 72). Rüya öncesi hazırlık dönemi olan bu aşama Ma- nasçı adayının uygulamalı eğitim sürecidir. Hevesli Manasçı destan anlatma ortamlarında, usta destancıları gözlemleyerek yetişmeye başlar. Bu aşamada “içinden gelen etki kabıl aluu (kabul etme), sezme, anlama, öğrenme, akılda tutma, seçme, hatırlama, unutma, tekrar yaratma, ço- ğaltma, toplama, başlama, bitirme, tasvir etme, bediî hale getirme, müşahede etme gibi psikolojik süreçleri ve zihinsel etapları” tamamlar (Aalıbek 2003: 77, Gezer 2017: 72) . Yaygın kabule göre, Kırgızistan’da aday destancılar anlatacağı destanların kahraman- larını rüyada görür. Söz gelimi Canıbay Kocekov’ın gördüğü rüya sonrası Manas anlatmaya başlayışı şöyledir: Koçkor’a giderken yolda uyuyakalır. Rüyasına karşısında aniden üç atlı çıkar. Atlıların el- lerindeki mızrakların ucundan ateş çıkmaktadır. Atlılardan biri Canıbay’ı mızrağıyla vurur ve onu bir süre mızrağının ucunda taşır. Vücudunun bir tarafından girip öbür tarafından çıkan mızrağın ucunda ateş yanmaya devam eder. Bu atlı, atalarının işlerini devam ettirmediği için bu cezanın uygun görüldüğünü söyler. Aynı atlı yemek hazırlamaya başlar. Canıbay, atlılara olağanüstü özellikler taşıdıklarını söyleyerek gerçek canlı olup olmadıklarını sorar. Atlılardan biri kendisinin Semetey, diğer ikisinin de Külçoro ve Kançoro olduklarını söyler. Canıbay hazırlanan yemekten yemek ister fakat Kançoro yemeği tek başına yer ve bu yüzden Kançoro ile Semetey kavga eder. Sonunda Kançoro yeniden yemek pişirir ve Canıbay’a getirir. Bu yemek pirinç pilavıdır. Seme- tey pirinç tanelerini Canıbay’ın ağzına doldurur ve Canıbay da bütün taneleri yutar. Canıbay’ın anlattığına göre bu pirinç taneleri, kahramanlık destanları olan comoklardır. Rüyasında gördüğü Semetey tarafından ağzına çok sayıda pirinç tanesi doldurulan Canıbay hastalanır ve o hâlde 6  Bu çalışmanın ilham kaynağı doktora öğrencim Şule Gezer’in Kırgız Destanlarında Mitolojik Unsurlar adlı doktora tezidir. Çalışmada verilen örneklerin çoğu da adı geçen doktora tezine dayanmaktadır. Bkz. Gezer 2017.

RkJQdWJsaXNoZXIy NTU4MTgx