Kırgız Destancılarında ve Destanlarında Rüya Motifi

149 Kırgız Destancılarında ve Destanlarında Rüya Motifi Gelenek, Görenek ve İnançlar evine döner. Uzun süre hasta yatar. İyileştikten sonra dağlara giderek kendi kendine Manas’tan parçalar anlatmaya başlar. Bir süre sonra halkın huzurunda da Manas destanını anlatır (Reichl 2002: 59, Çelepi 2017: 80-81). Kırgız destancı Çoyuke, destan kahramanlarını ve kırklardan birini rüyada görür. Rüyaya göre, Kızılkıy Geçidi’nde ata binerken yaşlı bir adam gelerek Çoyuke’yi yanında götürür. Vardık- ları yurtta Çoyuke’ye yaşlı adam kımız verir. Yerde yatan kişinin Manas olduğunu söyler. Sert bakışlı kişinin Almambet olduğunu bildirir. Bu şekilde kırk yurda götürür ve her yurtta bir kâse kımız içirir. Rüyayı gördüğü o günden sonra Çoyuke Manas’ı çalıp söyler (Reichl 2002: 60, Çelepi 2017: 81) “Manas anlatıcılarının rüyadan sonra anlatıma başlamaları, destanı rüyanın kerametiyle öğrendiklerini/ ezberlediklerini söylemeleri bir yandan destanın kutsallığını belirtirken bir yandan da anlatıcının diğer anlatıcılardan farklı ve üstün olduğunu ifade eder. Anlatıcı olağanüstü düş gördüğünü Kuday ve arbakların kendisini bu iş için görevlendirdiklerini söyleyerek bu ruhsal üs- tünlüğü halka duyurur. Üstelik bu görevi gerçekleştirmenin bir zorunluluk olduğu anlayışı da rü- yaya bağlanır. Destanı anlatma konusunda ruhlardan emir alan kişi anlatımı gerçekleştirmezse ruhların lanetine uğrayacağına, cezalandırılacağına inanmaktadır. Bu hususta çeşitli rivayetler anlatılmaktadır. Söz gelimi destancı Keldibek ile ilgili rivayet bunlardan birisidir. Keldibek, ruhların çağrısına uymadığı için erkek çocuk sahibi olamaz ” 7 (Ergun 1995: 604’den Gezer 2017: 74). Manasçılar genellikle rüyalarında Manası veya kırk yiğidinden birini görürler. Bir Manasçı birden fazla rüya görebildiği gibi hiç rüya görmeyen Manasçılara az da olsa rastlanır. Manasçı- ların gördüğü rüyaların sayısı kaç olursa olsun, rüyaların temelde birbirine çok benzediği hatta bazılarının aynı olduğu görülür. Manasçı Döölötbek Sıdıkov, rüyasında Sayakbay Karalayev’i görür. Onun yardımıyla Manas ve kırk çoro ile tanışır. Üç buçuk yaşında Manas anlatmaya baş- layan ve şimdi on yaşında olan Ümöt Döölötbekov da Manas anlatmaya rüya sonucu başlar. Üç buçuk yaşındaki bir kişinin Manas gibi hacimli bir destanı ezberleyemeyeceğini belirten Döölöt- bekov, destanın kendisine rüyada öğretildiğini söyler. Gördüğü rüyayı ancak büyüdüğünde, izin verilince anlatacağını belirtir. Rüya görme aşamasını geçiren Manasçı, Manasçılık eğitimine başlamaktadır. Bu eğitim geleneğin kuralları içerinde daha çok bir ustanın eşliğinde gerçekleşir. Aslında rüya Manasçı için ilk eğitimdir. Rüyada Manas’ı ve yiğitlerini görüp onların özelliklerini tanır. Rüyasında Manas’ı gören Manasçılara Manas anlatma izninin Manas tarafından verildiği, anlatma izni alan Manasçıların destanı anlatırken olayları hayal olarak gördükleri ve gözlerini yumduklarında gözlerinin önünde canlandıkları ifade edilmektedir (Gezer 2017: 78). Söz gelimi Manasçı Döölötbek Sıdıkov, Manas anlatırken kendisini destan kahramanlarından biri gibi hisset- tiğini ve gözünü yumduğunda gördüklerini aynen anlattığını belirtir. Karşılaştırmalı olarak incelendiğinde, Türkiye’de âşık tarzı şiir geleneği temsilcilerinde ve 7  “Kayçı” olarak adlandırılan Altay destancılarının, anlatacakları destanları rüyalarında öğrendiklerine ve öğretildiği gibi anlatmazlarsa destan kahramanlarının bu anlatıcıların rüyalarına girerek onları cezalandıra- caklarına inanılır. Söz gelimi Kayçı Anike’nin Buuçay Destanı’nı eksik anlattığı ve bunun üzerine Altay-Buu- çay tarafından rüyasında kamçılandığı anlatılmaktadır.

RkJQdWJsaXNoZXIy NTU4MTgx